“ADALET BAKANI KURULU”, AYM’YE…

“ADALET BAKANI KURULU”, AYM’YE…

6524 sayılı torba kanun ile yapılan düzenleme, yargı üst örgütünün 5. dönemi olarak da görülebilir. Bunun anlamı ne? Önce, dört dönemi hatırlayalım:

YARGI ÜST ÖRGÜTÜ: NEREDEN NEREYE?

1961 Anayasası: Yüksek Hakimler Kurulu (YHK), 18 asıl ve 5 yedek üyeden oluşur. Asıl üyelerin seçimi, yargıçlar, Yargıtay ve TBMM arasında paylaştırılmış. Adalet Bakanı, YHK toplantılarına katılabilir; oy kullanamaz (md. 143).

1971 değişikliği: YHK, 11 asıl ve 3 yedek üyeden oluşur. Üyeler, Yargıtay Genel Kurulunca ve kendi üyeleri arasından salt çoğunlukla seçilir. Adalet Bakanı, gerekli gördüğü hallerde YHK toplantılarına başkanlık eder. (Yüksek Savcılar Kurulu-YSK-oluşturuldu, md. 137).

1982 Anayasası: YHK ve YSK birleştirilerek Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) oluşturuldu. 7 üyeli Kurulda, Yargıtay ve Danıştayca gösterilen adaylar arasından Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen 5 asıl ve 5 yedek üye ile birlikte, Kurul’un başkanı Adalet Bakanı, müsteşar ise tabiî üye olarak yer aldı (md. 159).

2010 Değişikliği: 22 asıl ve 12 yedek üyeden oluşur; üç daire halinde çalışır. 4 üye CB tarafından atanır; 5 asıl 5 yedek üye yüksek yargı organlarınca, 10 asıl 6 yedek üye yargıç ve savcılarca, 1 asıl 1 yedek üye Adalet Akademisince seçilir. Kurul Başkanı Adalet Bakanıdır. Müsteşar, Kurulun tabiî üyesidir. Kurulu yönetim ve temsil yetkisine sahip Adalet Bakanı Kurul’da önemli bir yere sahip olmakla birlikte, “esas yetki” Kurul’da. Ayrıntılı düzenlemenin ardından, yasal düzenlemeye bırakılan konular şunlar: “Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin oluşumu ve işbölümü, Kurulun ve dairelerin görevleri, toplantı ve karar yeter sayıları, dairelerin karar ve işlemlerine karşı yapılacak itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile Genel Sekreterliğin kuruluş ve görevleri”.

HAKİMLER VE SAVCILAR DEĞİL, “BAKAN” KURULU

2014 Kanunu: 6087 sayılı HSYK Kanununda 6524 sy.lı yasa ile yapılan değişiklik, önceki dönemlere göre ne anlam taşır?

– Süre yönünden: kurumsal süreklilik ve dayanıklılık bakımından en az 10 yıllık süre, 4 yıla inmiş oldu. Askeri baskılar sonucu yapılan değişikliklerde bile, askerlerin asgari sabır süresi 10 yılı düşmedi. Siviller ise, sadece 4 yıl dayanabildi…

– Aktörler aynı: Üstelik aktörler aynı. Seçilmişler, dört yıl önceki kendi düzenlemelerini tanımıyor.

– Anayasa-yasa: Öncekilerden bir başka farkı, Anayasa yerine yasa yoluyla yapılması.

– Adalet Bakanı: HSYK yerine, “Adalet Bakanı Kurulu” nitelemesini hak edecek bir yapıya dönüştürülmesi.

– Anayasa’ya aykırı: 6524 sy.lı Kanunun HYSK ile ilgili maddelerinin bir kısmının Anayasa’ya aykırı olması.

Neden Anayasa’ya aykırı?

Öncelikle iki önemli kanıt:

– Anayasa yoluyla ulaşılması olası hedef, yasa yoluyla kotarıldı.

– Fikren zayıf (veya yenik) olduğu durumlarda AKP, “oylama işlemi”ni genellikle fiziki gücü ile kotardı, 4+4+4’te olduğu gibi.

1) İçerik açısından: Şu ikili ayrım yapılmalı:

– Anayasa’nın sözü: yasa yoluyla yapılan değişikliklerin, md. 159 son’un yasaya bıraktığı alanlarla sınırlı olup olmadığı. Kurul yerine Adalet Bakanı’nı öne çıkaran düzenleme, yasaya bırakılan kalemlerin çok ötesine geçmekte ve bu durum, genel bir aykırılık oluşturmakta. Mesela, şu tasfiye hükmü, yasa kaydına tamamen yabancı: “HSYK’da görevli; Genel Sekreter, genel sekreter yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Teftiş Kurulu başkan yardımcıları, Kurul müfettişleri, tetkik hakimleri ve idari personelin görevleri, değişiklik öngören Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sona erecektir”.

– Anayasa’nın özü: yasal düzenleme, başta Hukuk Devleti ve erkler ayrılığı gelmek üzere, Anayasa bütününe açıkça aykırı.

ÖNCEDEN BAŞVURU ENGELİ YOK…

2) Usul açısından; 6524 sayılı Kanun, Resmi Gazete’de yayımlanmadan Anayasa Mahkemesi’ne götürülebilir mi? Dava açma hakkı, denetlenen işlemin “Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşer” (Any., md. 151).

Bu maddeye göre yasak, AYM’ye başvuru süresinin ne zaman sona ereceğine ilişkin olup, başlangıçla ilgili bir kayıt içermemekte. Kuşkusuz, CB imzası, yasanın yürürlük eşiği olduğuna göre, başlangıç olarak R.G.’de yayımlanması esas.

HSYK açısından; düzenlemenin Anayasa’ya açıkça aykırılık öğeleri içermesi, yürürlüğe girmesi durumunda onarılması çok zor sonuçlar doğuracak olması, CB’nin ise, imzalama işareti vermiş olması dikkate alınarak Kanun, Anayasa Mahkemesi’ne götürülebilir. Çünkü, bunu engelleyen bir kural yok… Her ne olursa olsun, AYM’nin vereceği yürürlüğü durdurma kararı, “tasfiye işlemi” üzerinde engelleyici bir etki yaratır.

Yoruma kapalı.