Anayasa’ya aykırı seçim

Anayasa’ya aykırı seçim

“Genel seçimlerde ülke genelinde,…geçerli oyların %10’unu geçmeyen partiler milletvekili çıkaramazlar.”(Milletvekili Seçim Kanunu-MSK-.rn.33).

Baraj kaydı, yasama meclisinde sandalyelerin dağılımına katılabilmenin ön koşulu. Amacı, oy oranı belli bir eşiğin altında kalan partilerin parlamentoda temsilini önleyerek, oy oranı yüksek partiler lehine sonuç yaratmak ve yasama çoğunluğunun ortaya çıkmasını kolaylaştırmak. Baraj öngören Avrupa Devletlerinde eşik, %3-5 arasında değişir. Buna karşılık bazıları, Portekiz’de olduğu gibi barajı anayasa ile yasaklar.Baraj oranı, İspanya ve Yunanistan’da %3, İsveç’te %4, Almanya’da %5, Türkiye’de %10’dur. Bazılarında barajın etkisini dengeleyici önlemler de var. Örneğin İsveç’te %4’lük genel engeli aşamayan bir parti, oy oranı %12’yi geçen seçim bölgelerinde temsilci elde eder.

Türkiye’de uygulanan %10’luk baraj, makul sayının çok üstünde olmasına karşılık, İsveç örneğindeki gibi onu aşma olanağının bulunmayışı nedeniyle, demokratik uygulamalar karşısında bir sapma oluşturmakta. Bu yüksek seçim engeli, İnsan Hakları Avrupa Söz-leşmesi’ne de aykırı. Fakat dahası, 1982 Ana-yasası’na bile açıkça aykırı. Bu hafta sorun, sadece bu açıdan ele alınacak. »1987’de MSK’da öngörülen yüzde onluk ulusal baraj(m.33) içini995 değişikliği ile anayasal dayanak getirildi: “Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir.”(m.67IV). Tam tersine, MSK m.33, anayasa hukukunda çok tartışılan bu hükme aykırı hale geldi. Bu aykırılık, 2001 değişikliği ile iyice pekişti. » Yüzde onluk baraj, uygulamadaki sonuçları bakımından yine m.67’de yer alan “eşit, genel ve serbest oy” ilkeleri ve “kanun önünde eşitlik” ilkesine (m.10) aykırı. » Baraj, hak ve özgürlüklerin anayasal güvencesi olarak “demokratik toplum düzeni”ne aykırı(m.i3). Seçmenlerin yarısını temsilden yoksun kılan bir düzenleme, demokratik toplumun kurucu öğesi olan çoğulculuk ilkesini ortadan kaldırmakta.. Baraj uygulaması, 2001 değişikliği ile Anayasa’nın aynı md.ne eklenen “öz ve ölçülülük ilkeleri”ne de açıkça aykırı. Milyonlarca seçmenin oyunu geçersiz kılan uygulama, oy hakkının özünü yok etmekte. Yine %10’luk yüksek engel, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştırma bir yana, bunları ayrıştıdığı için ölçülülük ilkesini zedelemekte.

» Baraj kaydı, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” şeklindeki anayasal buyrukla (m.6) da bağdaşmıyor.

» Yüksek baraj kaydı, Anayasa’nın değişmez hükmü olan ve “demokratik devlef’i tanımlayan 2.m.ne de aykırı.

» Nihayet, baraj kaydı, “nispi temsil sitemi” öngören(m.2) yasanın kendisine bile aykırı. Çünkü, %10’luk uygulama ile ortaya çıkan sonuçlar, oranlı siteme yabancılaşmakta.

Anayasa Mahkemesi, %10’luk seçim çevresi barajını iptal etmek suretiyle seçim sistemini çifte barajdan kurtard1C18.11.1995).

Aynı kararında ülke barajnı iptalden kaçındı. Siyasal kaygının ağır bastığı red karar, öğreti tarafından haklı olarak eleştirildi.

Ne var ki, 2001 anayasa değişikliğinden sonra,(özellikle i3.m.açısından) %10’luk barajın Anayasa’ya açıkça aykırılığı daha belirgin bir hal aldı.Seçim Kanunu için son günlerde dillendirilen rötuşlar, bu ilkeler ışığında değerlendirilmeli. Anayasal gerekliliklere, mevcut barajın düşürülmesi ölçüsünde yaklaşılır, bir kayıtla: örneğin %4-5’e indirilen ulusal barajı aşamayan partilere de, ilgili seçim bölgelerinde elde edecekleri yüzdeye göre TBMM’ye giriş olanağı tanınmalı. Türkiye Milletvekilliği ise, diğer sakıncaları yanında, Anayasa’ya da aykırı. Bağımsız adaylar için baraj fikri ise, sadece ayrımcılık yasağına değil, insan aklına bile aykırı.

Yoruma kapalı.