Cihat, Refah Partisi’ni Kapatma Nedeni…

Cihat, Refah Partisi’ni Kapatma Nedeni…

“Kurunun yanında yaşı da yanıyor” diyen (22 Şubat) Başbakan, “70 günde yüzde 30’u 51.4’e çıkardık” itirafında da bulundu (6 Haziran). Aynı kişiye göre, “OHAL bir gün mutlaka kalkacak” (14 Temmuz) ve “kurunun yanında yaş yanmayacak” (18 Temmuz). Aynı gün, “Evrim yok, cihat var” var sloganı ile çıktı Milli Eğitim Bakanı.

70 günde yüzde 30’u 51.4’e çıkardık”

Bu sözler, 16 Nisan’da oylanan Anayasa değişikliğine destekle ilgili.

(Anayasa dışı) “anayasa meşguliyeti”, altına imza attığı (yine anayasa dışı) “kanun hükmünde” denen metinlere eklenen listelere bakacak zaman bırakmıyordu Başbakan’a.

70 günde yüzde 30’u 51.4’e çıkarmak, iki anlama geliyor:

  • AK Parti tabanı, Anayasa değişikliği teklifini içerik olarak desteklemiyordu.

  • Yükseltme, OHAL aracılığıyla yapıldı. Yöntem olarak, muhalifleri susturmak için “yakma” eylemi de kullanıldı.

Kısaca, OHAL’in, 15 Temmuz darbe girişimi yapan Fetö terör örgütüne karşı ne denli etkili kullanıldığı tartışılabilir; ancak, halkoylamasında “evet” sonucunu almak ve muhalif görülen kişilere, sınırsız yaptırımlar uygulamak için fırsat olarak kullanıldığı açık.

Ya şimdi OHAL neden uzatıldı? 2019’a giden iktidar yolunu, OHAL koşullarında pekiştirme gerekçesi dışında, hangisi inandırıcı olabilir?

Cemaatlerle ilişkisi olmayan kaç bakan var?

Aslında, itiraflar, aktarılan sözlerle sınırlı değil: “ne istediler de vermedik” sitemiyle başlayan ve “en kıymetli arazileri onlara tahsis ettik” sözlerine uzanan geniş bir çizelge oluşturulabilir.

“FETÖ terör örgütü ile ilişkili 111 240 kişiyi ihraç ettik” diyen Canikli’ye; bırakın Gülen Cemaati ile ilişkisi, hayatında cemaat ile hiç bir tanışıklığı olmayan –benim gibi-, Başbakan’ın deyimiyle kaç bin kişiyi “yaktığınızı” biliyor musunuz?

Öte yandan, Hükümetinizde, herhangi bir biçimde cemaatle(rle) ilişkisi olmayan kaç bakan var?

Evrim değil, cihat”

Aynı partinin farklı bakanları (H. Çelik’ten İ. Yılmaz’a kadar), birbirinden çok farklı eğitim programları üretmek için yarıştı adeta. Ne var ki, buluştukları ortak payda açık: Özgür bireyin yetişmesine elverişli ders programı yerine, “biat-cihat” kültürünü eksen alan düzenlemelere ivme kazandırmak.

Ve yine, OHAL ortamında, okul müfredat programındaki değişikliği açıklıyor: Evrim kuramı, biyoloji dersinde değil, felsefe dersinde anlatılacak, (…). Dahası, cihadı, Bakanlığın asli görevi olarak görüyor, “Kuranı Kerim’de ayet var” sözleriyle. Bunları dinlerken, 15 Temmuz’a bir kala yazdığım, “Türkiye Yönetiminde Karmaşa” başlıklı yazımı hatırladım; aynı Bakanın açıkladığı “dört gün okul, bir gün cami” projesi vesilesiyle.

RP kapatma nedeni..

Refah Partisi davası, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) Büyük Dairesi kararı (13.02.2003) ile kesinleşti. Kararın gerekçesi, üç dizi neden:

-İnanç temelli bir ayrımcılık yaratacak şekilde çok hukuklu bir sistem kurma isteği.

-Şeriatı uygulama isteği.

-Siyasal yöntem olarak cihada atıfta bulunulmuş olması.

İHAM’a göre, bu ilkeler, Avrupa Sözleşmesi’nin başlangıç paragrafında yer alan “gerçekten demokratik bir siyasal rejim” ile bağdaşmaz.

Ülke de hedefte…

Şimdi grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade izin vermiyoruz. Bunun için kullanıyoruz OHAL’i” sözlerinin (Cumhurbaşkanı) yansıttığı uygulama, mesleki temelde kullanılan anayasal haklarla sınırlı değil; tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin korunmasına ilişkin etkinliklere kadar uzanıyor. Cerattepe’den Munzur’a uzanan ve ülke sathını kaplayan yağmacılığın önü, Anayasa’ya aykırı ve çevre hukuku ilkeleri ihlal edilerek açılırken, tarihsel/kültürel ve doğal değerleri korumak için, toplu özgürlüklerin kullanılması, keyfi biçimde bastırılmakta, hak arama yolları engellenmektedir.

Kentsel alan farklı mı? Betonlaşma çılgınlığı, dizginsiz bir biçimde sürerken, meydanları korumak amacıyla kullanılan toplu özgürlüklerin kanlı biçimde bastırılması (Gezi örneği), belleklerde.

Sonra da, bir fırtına ile yaşam felç olunca, dizginsiz “iktisadi liberalizm” ve yasakçı “siyasal liberalizm” uygulamasını sorgulamak yerine, iklim değişikliği öne çıkarılabiliyor.

Ne dünya de ne dünyevi…

MEB’in açıkladığı programda, turizm ve otelcilik meslek lisesinde alkollü içecekler dersinin kaldırılmasına uzanan kökten(din)ci değişiklikler var.

Özetle OHAL, ülke yağmalanarak “dünya”dan, sürekli dinsel alan tahkim edilerek “dünyevilik”ten uzaklaşma aracı olarak da kullanılıyor.

Sonuç olarak; eğer “OHAL bir gün mutlaka kalkacak” sözü, ülke ve dünyevilikten geriye dönülmez bir biçimde uzaklaşılarak, kişisel iktidar mutlak biçimde tesis edildikten sonrası şeklinde anlaşılırsa, o zaman, olağan-olağanüstü hal ayrımının da bir anlamı kalmaz zaten. (BirGün, 20.07.2017).

Yoruma kapalı.