“ Cumhurbaşkanlığı seçimi (II)... ”

- Devamı için tıklayınız -

Geçen hafta, Cumhurbaşkanı’nın (CB), çerçevesini “fren ve denge mekanizması”u\r\ oluşturduğu çoğulcu siyasal rejim içerisindeki yerini belirtmiş; tarafsızlığını sağlayacak araçlardan biri olarak, seçim tarzının özgüllüğüne dikkat çekmiştim. 1982 açısından, CB seçiminde sorunun toplantı yeter sayısı (TYS) ve karar yeter sayısı (KYS) ilişkisini anlamlandırma üzerinde düğümlendiğini vurgulamıştım.

CB seçimi için nitelikli TYS’nin gerekli olduğunu savunanların başlıca dayanağı, m. 96’nın “başkaca hüküm” kaydı ile, m. 102’deki, “üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile” seçilir kaydı arasındaki sıkı ilişki.’TVS için nitelikli çoğunluk değil, 1/3’lik çoğunluk yeterlidir” görüşünü savunanların çıkış noktası ise, m. 102’de ayrıca bir nitelikli çoğunluğun öngörülmüş olmaması. Bu görüş, 1982’nin, 1961’e göre, yasama organının çalışmalarını kolaylaştırıcı ve tıkanıklıkları çözücü özelliğinden yola çıkar (rasyonalist parlamenter rejim).

– Kolaylaştırma var mı? 1961 m. 86: “Meclis, üye tamsayısının salt çoğunluğuyle toplanır. Anayasada başkaca bir hüküm yoksa, toplantıya katılanların salt çoğunluğuyle karar verir”. Aynı konuda 1982 m. 96: “Anayasada, başkaca bir hüküm yoksa” TBMM “üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı, hiçbir şekilde, üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz”.

Görüldüğü gibi, 1961’de üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplantı genel kural, KYS için başkaca düzenleme yapılabilir. 1982’de ise, “başkaca düzenleme”, her iki yeter sayı açısından mümkün. 1982 TYS’yi düşürmüş, ama buna istisna yapılabileceğini öngörmüş; KYS’yi ise aynı tutmuş. Toplantı sayısını düşürmüş olmakla birlikte, buna istisna getirilebileceğini öngörmesi nedeniyle, kolaylaştırma ile zorlaştırma, birbirini dengelemekte.

– Kolaylaştırman nedir? İki önemli noktanın ilki, Anayasa koyucunun gerekçesi: Ana-yasa’da öngörülen haller dışında, TBMM’nin “toplanması kolaylaştırılmış olmaktadır” (m. 96). Kolaylaştırılan, başta yasa yapımı gelmek üzere, Meclis’in olağan yasama faaliyetleri; Anayasa’yı değiştirmek, CB’yi seçmek, af yasası çıkarmak ise, istisnai. İkincisi, Senato. Asıl kolaylaştırma, Senato’nun kaldırılarak, “tek meclislisistem”e dönülmesi.

– Kolaylaştırma değil, yaptırım: 1961’e göre, 1982’nin CB seçimini kolaylaştırdığı doğru mu? 1961’e göre, “üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile… seçilir; ilk iki oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, salt çoğunlukla yetini-lir” (m. 95). Oysa, 1982’ye göre, CB, “üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile … seçilir” (m. 102/1). Fıkra 3 ise, turları ve seçim sürecini ayrıntılı olarak kurallara bağlar; zorlaştırdığı bile söylenebilir. Tek kolaylaştırma, dördüncü oylamanın “üçüncü oylamada en çok oy alan iki aday arasında” yapılması.

İki Anayasa arasında belirgin fark, CB’yi se-çemeyen Meclis’i, seçime zorlayan bir yaptırım: “seçimlerin yenilenmesi”.

Şu iki karşıt sonuca varılabilir:

-CB seçimi için 2/3’lükTYS gerekli; çünkü, m. 96-102 ilişkisi, KYS’nin TYS’yi kapsadığını ortaya koyar.

-2/3’lük çoğunluk gerekmez; çünkü, m. 102 bunu ayrıca ve açıkça yazmıyor; 1/3’lük çoğunluk yeterli.

İkincisini öne sürenler, birbiriyle bağlantılı iki yönü görmezlikten gelir. Teknik yön; m. 96’ya göre, 139 oyla karar alabilmek için 184 kişi bulunmalı; ancak, 367 oyla alınacak bir karar için, 184 kişi nasıl yeterli olabilir? Bu sayısal açının yarattığı çelişki ve dengesizlik, nasıl açıklanabilir? Amaçsal yön; eğer TYS için 184 oy yeterli olacaksa, örneğin, CB makamının boşalmasında, TBMM toplantı halinde değilse, hemen toplantıya çağrılır; “öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verme veya tatile devam edilemez” (m. 93/son). Toplantıya 184 milletvekilinin katıldığı varsayımında, süreç başlatılabilecek mi? Milletvekili, “nasılsa son oylama için 276 yeterli” düşüncesi ile, sırf TBMM’nin yenilenmesini önlemek için, 3 hafta sonra günübirlik gelerek, oyunu kullanıp tatiline dönebilecek mi?

CB seçim süreci, bu denli kötüye kullanım ve uygulamaya elverişli olabilir mi? Sürece ilişkin zorlaştırıcı hükümlerin, farklı siyasal gruplar arasında diyalogu ve uzlaşmayı gerektirdiği görüşü, Anayasa’nın demokratik yorumu değil mi? Bu da, “sayısal çoğunluk” ile “toplumsal çoğulculuk” arasında bağlantı kurar; cumhuriyet ile demokrasiyi birbirine yaklaştırır. Zaten eksik temsil ile oluşturulan TBMM’deki meşruluk krizini de çözer. CB, böylece “fren ve denge mekanizması”n\ işletebilecek tarafsız bir şahsiyetle doldurulmuş olacağı için, “demokratik cumhuriyet” hedefine de hizmet etmiş olur.

Yorum nasıl yapılırsa yapılsın, şu bağlantı göz ardı edilemez: CB seçiminde ilk iki tur, partileri uzlaşmaya; son iki tur ise, seçime zorlamakta.

Yoruma kapalı.