“ Evrensel ilkelerden yerel eyleme ”

- Devamı için tıklayınız -

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin (İHEB) 60. yılı vesilesiyle 2005 ten bu yana planlanan etkinlikler, yılsonuna kadar yaygınlaşacağa benziyor. Bildirge, BM ürünü olduğuna göre, bu ölçekte yapılacak çalışmaların yanı sıra, resmî ve resmî olmayan, belki daha çok karma nitelikte etkinliklerin gerçekleştirilmesi daha anlamlı. İnsan Hakları NGO’larının, hepsinin merkezinde yer alması doğal.

Pazartesi günü Nantes’ta başlayan ve Perşembe akşamı sona erecek olan İnsan Hakları Dünya Forumu, herhalde benzerleri arasında yeri önde. 60. yılında İH dünyada ne kadar evrensel? Bunun bilançosu yapılıyor.

“Evrensel ilkelerden yerel eyleme”, 3. Dünya Forumu’nun başlığı. Konular yelpazesi o denli geniş ki! Genel oturumların yanı sıra, aynı anda birbirine paralel gerçekleşen yedişer yuvarlak masa toplantısının konuları, adeta İH bütününü kucaklıyor. Hatta, Dünya’nın kendisi masaya yatırılıyor. Foruma dünyanın dört bir yanından 3000 kişi kayıt yaptırmış; yarısı sürekli katılım halinde. Gerçi Asya ve Kuzey Amerika’dan katılım, yok denecek kadar az. İlk boşluk, Asya steplerine İH’nın henüz girmemiş olması ile bağlantılı.

Amerika için tam tersi bir neden: Başka halkların haklarını yok edici politika ve uygulamalar… Tartışmalarda öncülüğü başka kıtalara kaptırmayan Afrikalıların okları, genellikle ABD’yi hedef alıyor.

“Büyük tanık”: Açılışa üç konu damgasını vuruyor: Çocuklar, ırkçılığa karşı kentler koalisyonu ve Stéphane Hessel’in katılımı. İHEB’i yazan heyette yer almış olan 91 yaşındaki Bay Hessel, bin çocuğa seslenerek, “İnsan haklarını öğrenmenin yaşı yoktur” diyordu. Çocukların söylemi ise şu: “Yaşım kaç olursa olsun, İH için hareket ediyorum; sporda, ama aynı zamanda hayatta.”

“Büyük tanık” sıfatıyla Forumun her aşamasında hazır bulunan Hessel, İH’nın neden ve nasıl inşa edilmesi gerektiği üzerine herkese örnek söylem ve davranışla bütünleşiyordu adeta.

Irkçılığa karşı oluşturulan uluslararası kentler koalisyonu ise, dünyanın her yerinde yaygınlaşan ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı küreselleşme surecinde mücadele için 10 somut taahhütle yola çıkıyordu.

Uluslararası dayanışmanın anlamı: İH’nın evrensel olduğu, 60 yıl önce ilan edildi; ama bugün, küreselleşme adı altında iktisadî faaliyetlerin evrenselliği önde. Dört milyar insanın Bildirge’den bihaber olması, iktisadî faaliyetlerin büyük çoğunluğun yararına yönlendirilemediğini göstermiyor mu? Kafa yorulması gereken bir konu: İktisadî gereklilikler, İH’nın gerçekleşmesine engel oluşturmaması ve BM’ce belirlenen (2000-2015) “sürdürülebilir gelişme” veya “birlikte gelişme” hedeflerine ulaşılması yönünde dönüştürülebilir mi?

Tartışmalar, “başka bir dünya mümkün mü?” sorusu üzerinde odaklaşıyor. Demokrasi ve toplumsal ilerleme birlikteliği, Samir Amin’e göre, olumlu bir seçenek. “Dünya ölçeğinde sosyalizm” fikrini ise, Marksizme dayandırıyor.

Buna karşılık, somut İH sorunlarının çözümünde özgül önlemlerin üretilmesi gereğine de sıkça vurgu yapılıyor. Öte yandan, “dünya mühendisliği”, İH’nın ilerletilmesinde yabana atılacak bir fikir değil: Hukuk; hakkaniyet, eşitlik ve ayrım yasağı temelinde yeni aktörlerin katılımıyla üretilmeli. Aşırı fukaralığa karsı çıkmak için, dünya mühendisliğine başvurmak ve bunu insanî temelde inşa etmek gerekiyor. Ana kaygı, iktisadî ve ticarî yapıyı dönüştürmek.

Demokrasi değil, demokratikleşme: İH bakışlı başka bir demokrasi ve ekonomi anlayışı gerekli. Gerçekleştirilmiş demokrasi yok; toplumu ve İH’nı demokratikleştirmek gerekli. Bunun için, İH coğrafî boyutunda düşünülmeli; İH ülkeselleştirilmeli. Yerellik, yurttaşlık ve ülkesellik temelinden kalkarak “dünya mühendisliği”nin tasarlanması, “kötü gelişmeyi reddetme hakkı”nı da beraberinde getirir…

Bölünmez bütünlük: Hakların bölünmezliği, “insan onuru” temelinde savunulurken, siyasal rejim farklılıkları, kültürel çeşitlilik ve büyük dengesizliklerin damgaladığı dünyayı bir bütün olarak düşünmek yetmiyor. İH’nı kuşatan ilişkiler ağını da bütününde irdelemek gerekiyor. Mesela İH-güvenlik ilişkisi: Ölçüsüz güvenlik önlemlerinin arka planında yatan üretim ve çıkar bağlantıları teşhir edilmeden, güvenlik adına İH’na getirilen sınırlamalar, özgürlükleri yok etme eşiğine varabiliyor… Hessel’in deyişiyle, artık “tam bağımsızlık” yok; İH alanında geliştirilmesi gereken uluslararası dayanışma, “karşılıklı bağımlılık” olgusunu öne çıkarıyor.

Kentte İH Dünya Ajandası Şartı: Kentlilik hakkı ekseninde konut ve ikametgâh hakkı; su, enerji ve beslenme hakkı; çocukların hakları; eğitim, kültür ve çeşitlilik gibi hakları içeren bu taslak belge, özel bir oturumda ele alınıyor; İstanbul’daki Kentler ve Yerel Yönetimler Birliği Dünya Kongresi’nde kabul edilmesi tasarlanıyor.

Çarşamba saat 12’yi çoktan geçti… Kongreler sitesinde bu yazıyı noktalarken, şu dakikalarda görüşülmeye başlanan Şart’ta aklım; noktalamalı yazıyı… Yerel yönetimlerin gücünü düşünürken, bellek Sivas’a kayıyor. “Bellek, dünyanın sağlığıdır” sözünü aktarıyor, sitedeki panolara asılan yazılardan biri.

Yoruma kapalı.