“ 'Haktan Mahrumiyet' mümkün mü? ”

- Devamı için tıklayınız -

(TBMM üyelerinin bilgisine…)

Ögrencilerle…

“-Soru: arkadaşlar, hak özneleri anayasal

bir haktan yoksun kılınabilir mi?

-Yanıt: Askerlerin sayesinde hayır!

-Ne demek istiyorsun?

-Şöyle: 1982 Anayasa taslağını yazan Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu’na göre, anayasal hak ve özgürlükleri kötüye kullananlar, “kötüye kullandıkları o hak ve hürriyeti kaybederler. Hak kaybı hükmü mahkemelerce verilir.” Milli Güvenlik Konseyi, taslaktan bu yaptırımı çıkardı.

-Soru: Anayasal özgürlükleri kötüye kullananlara bir yaptırım uygulanmamalı mı sizce?

-Yanıt: Anayasa, yaptırım olarak haktan “yoksun kılma”ya değil, sadece “sınırla-ma”ya izin verir. Md. 13, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” başta olmak üzere 9 genel neden ve ayrıca Anayasa’nın ilgili maddelerinde öngörülen özel nedenlerle özgürlüklerin sınırlanmasına olanak tanır.

-Soru: bu kadar geniş mi arkadaşlar?

-Bir öğrenci: evet ama, iki nokta açıklığa kavuşturulmalı: ilki, yasa koyucu, anayasada yer alan nedenlerin tümünü kullanmak zorunda değil; ama ne olursa olsun, sadece burada belirtilen nedenlerle sınırlama yapabilir. İkincisi ve daha önemlisi, genel sınırlama kaydı, 2001 Anayasa değişikliği ile md. 13’ten çıkarıldığından, bir hak ve özgürlüğü düzenleyen maddede sınırlama nedeni belirtilmemiş ise, yasa koyucu onu sınırlayamaz.

-Bir başka öğrenci: hocam, buna eklenebilecek bir öğe daha var. 2001 değişikliği sırasında “hakkın özü” ölçütü yeniden tanındığından, anayasada yer alan özel bir nedenle ilgili hak sınırlansa dahi, dokunulamayan özü sayesinde, belli bir ölçüyü geçemeyecek.

-Bütün salona: sınırlama ötesinde başkaca bir yaptırım yok mu Anayasa’da?

-Yanıt: Var evet, “durdurma”. Temel hak ve hürriyetler, md. 15’e göre, “kısmen veya tamamen durdurulabilir…”, ancak bu yaptırım, sadece “savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde” uygulanabilir, ayrıca “durumun gerektirdiği ölçüde…”.

-Şu halde, mevcut anayasal sistemimizde kimse, “hak ve özgürlüklerden mahrum” edilemez.

-Amfinin orta sıralarından: Hayır hocam; ama eğer son anayasa değişikliği yürürlüğe girerse, bu mümkün olacak.

-Nasıl?

-Şöyle ki; 42. md’ye yapılan eklemeye göre, “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkından mahrum edilemez.”

-Peki, bu bir güvence maddesi değil mi sence?

-Olur mu hocam! Tam tersine. Burada örtülü iki tehlike var: yasama organı, anayasada yer almayan bir nedeni yasaya koyabilecek ve bununla öğrenciyi, yüksek öğrenim hakkından mahrum edebilecek.

-Arka sıralardan bir el: Şöyle bir tehlike de yok mu? Md. 42 , sosyal ve ekonomik haklar bölümünde yer aldığından, benzer düzenlemeyi hükümet de yapabilecek “Kanun Hükmünde Kararname” yoluyla…. •••

Nereden nereye? İçinizden, “örtü özgürlüğü adına, yüksek öğrenim hakkı üzerine şal geçirme operasyonu mu yoksa?” diye geçirseniz de, yutkunmakla yetiniyorsunuz… 26 yıl önce askerler, “hak kaybı”nı öngören sivillere, “bu kadarı da fazla!” demişlerdi. Aradan geçen zaman sürecinde, 7 yasama seçimiyle, belki de onlar çok fazla sivilleşti, hatta anayasanın “siviC’ini isteyebilecek derecede; ama her halde “liberalleşme ve demokratlaşma” sorunu devam ediyor.

Yukarıda aktarılan “öğrencilerle diyalog”, Marmara Hukuk’ta olduğu gibi, bir başka Hukuk Fakültesi’nde de geçebilir…

Ama öğrenci bunları sınavda bilemez ise, bunun yaptırımı, Anayasa veya Özgürlükler Huku-ku’ndan kalmak… Ya “özgürlükten mahrumiyet”! oylayan, üstelik aralarında mebzul miktarda hukuk diplomalısı, hatta anayasacısı ile Meclis üyeleri için yaptırım? Yeniden seçilmek, hatta başkanlık ve bakanlık gibi koltuklara oturmak da cabası (Doğrusu yeniden seçilmenin külfeti az olsaydı, herhalde elli yıllık birikimlerini sağın hizmetine sunma özverisinde bulunmak zorunda kalmazdı sol entelektüeller).

Sözün özü: öğrenci olmak zor. Hele anayasa yapımında asker katılığını bile aratır bir Meclis’e sahip 2008 Türkiye’sinde Hukuk öğrencisi olmak, daha da zor. Hukuk öğreticisi olmak mı? Ne siz sorun…

Yoruma kapalı.