İNSAN HAKLARI, ŞİMDİ VE BURADA…

İnsan hakları, şimdi ve burada…

AKP’nin 30 Eylül Kongresi’nden internete düşen haberlere bakılırsa, Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan’ın konuşması, 63 kalemde toplanıyor. Haliyle birçok sorun ve konu var; ama iki başat konu eksik: insan hakları ve demokrasi.

İnsan hakları alanında, ana dil vurgusu dışında sosyal güvenlik ve sosyal haklar üzerine vurgu dikkat çekse de, düşünce ve ifade özgürlüğünden çevre hakkına uzanan genel bir insan hakları bakış açısı yok. Demokrasi konusunda ise, seçim barajı üzerinde oynanabileceği iması dışında kayda değer bir öğeye rastlanmıyor.

Artı bir yenilik veya açılım ise, 2023 ile yetinilmeksizin 2071 vizyonu (!) olmuş…

Aslında, AKP’nin geçen on yılda izlediği politikalar ile gelecek on yıllara yönelik bakış açısı veya vaatleri arasında tutarlılık yok değil. Yapılanlar, yapılacak olanlar için yol gösterici…

Başbakan’ın konuşması nasıl okunmalı veya değerlendirilmeli?

1) İnsan hakları yerine sosyal güvenlik öğelerine vurgu, Ekim 2011’de Çin Halk Cumhuriyeti’nde yapılan “sosyal haklar” toplantısı vesilesiyle, Çinli meslektaşların insan haklarını sosyal haklarla sınırlı tutan bakış açısı çağrışımını yaptı.

2) Demokrasi konusunda rejim değişikliği eğilimi, şu itirafı beraberinde getirmiyor mu AKP açısından: “Bu hükümet biçimiyle ülkeyi iyi yönetemedim, yeni rejimle daha nitelikli bir yönetim vaat ediyorum”. Yani, bir tür özeleştiri.

3) 2023 vizyonu, 2071’e çıkarılmış. Bence hedefin 3. halkası eksik kalmış: 2453. Dil ise ayrı bir sorun: “vizyon”.

Şimdi biraz açalım bunları:

– Sosyal ve kültürel haklara vurgu, Çin’i hatırlatmış olsa da, bu yaklaşım tarzı, bizi Çin’den geriye düşürür; çünkü orada olduğu kadarıyla, insan haklarında hiç değilse lâik bakış açısı geçerli.

Gerçi “Kuzey Rüzgârı” bizi oldum olası korkutmuş olsa da, oradan zarar gelmez; (sınıfsal bakış açısı bile kayda değer). Çağdaş insan hakları anlayışının yeşerdiği Batı’dan da zarar gelmez. Bunu da içselleştiremedik. Şimdi, yeni Osmanlıcılık hayaliyle Güney-Doğu (Maşrık) ve Güney-Batı’ya (Mağrip) rüzgâr estirdiğimiz zehabına kapılıyor olsak da, asıl bizi heyecanlandıran, oralarda esen rüzgârın bizi esinlemesi. İşte, bizi düşündürmesi gereken temel sorun burada yatıyor: diğer sosyal ve siyasal sorunlar için olduğu gibi, dini ve din özgürlüğünü de insan hakları açısından mı kavrayacağız; yoksa insan haklarını dinsel bakış açısıyla mı anlamaya çalışacağız?

– Yönetim biçimi veya demokrasi sorununa gelince; eğer düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlı ise ve görsel-işitsel iletişim araçlarına girişte eşitlik yoksa, parlamenter rejim ile başkanlık rejimini artıları ve eksileriyle nasıl tartışacağız? Hatta, ondan da önce ve/ya öte, yeni anayasayı nasıl tartışacağız? Unutmayalım ki, tam yüzyıl önce, II. Meşrutiyet döneminde “vizyon halkaları” olmadığı halde, parlamenter rejim ve demokrasi yönünde önemli adımlar atılmıştı… Ya şimdi? Sakız gibi çiğnenen başlıca ve solan haline getirilen gerekçe, koalisyon hükümetleri. Bu tür hükümetlerin getirilerini tartışabilecek miyiz?

– Zaman ve dil yanılsaması: 2023 vizyonu, içerik algısı dışında ve dil sorunu dışında anlaşılır bir hedef.

1071’in eklenmesi, daha uzun erimli bir hedefi eksik bırakmıyor mu? 2453. Böylece, 1071 hedefi ile, “biz Anadolu’yu işgal ettik ve bunu sürdüreceğiz” mesajı, Cumhuriyet’in temel sloganı haline geleceğine göre, 2453 hedefi, tıpkı her 29 Mayıs’ta yapıldığı üzere, “işgalin 1000. yılı” Dünya âleme ilân edilebilirdi… Dil sorununa gelince; “vision” sözcüğü, “illusion” çağrışımı yaptı bende, özellikle bu yazıyı çattığım Fransa’da. Hatta, derslerde aklıma geldi, burada bu sözcük yerine, bizdeki anlamda olsa olsa “perspective” denebileceği…

Kuşkusuz, bu yazıda değinilen konular bütününde, şu sorulabilir: “vision”, yoksa bir “illusion” mu? Öyle ya, “insan hakları hemen simdi ve burada” acil ihtiyacı karsısında, şovenist pembe ve uzak hedefler çizilebiliyorsa, bu da “özgür birey” yerine, -sık sık “dindar” yurttaş söylemi öne çıkarılarak- dinsel bakış kazanımının temel alındığı bir eğitim sistemiyle kotarılmak isteniyorsa, halkalı “vizyoncu” hedefler yerine “yanılsama” halelerinden söz etmek, daha gerçekçi bir yaklaşım olur.

Sonuç olarak; AKP Kongresi, Türkiye’li demokrat ve insan hakları savunucuları için çok ciddi uyarılar içeriyor; kuşkusuz uyanmak isteyenlere: “insan hakları, hemen ve burada!”.

Yoruma kapalı.