“TAŞIMALI SANDIK”, TARTIŞMALI DEMOKRASİ

“TAŞIMALI SANDIK”, TARTIŞMALI DEMOKRASİ

“Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır” (Any., md.67/2).

1 Kasım “tekrar” seçimleri için “güvenlik gerekçesi” ile gündeme getirilen “sandık birleştirme” ve “taşımalı sandık” uygulaması, aktarılan temel seçim güvenceleri bakımından mümkün mü?

Cizre ve Yüksekova’da İlçe Seçim Kurulları, bu yönde kararlar aldı. Kesin karar için konu Yüksek Seçim Kurulu (YSK) gündeminde. Buna karşılık, Bismil İlçe Seçim Kurulu’nun, “güvenlik” gerekçesiyle ilçeye bağlı 18 merkez için sandıkların toplu kurulması yönünde verdiği kararı, yapılan itiraz üzerine, Diyarbakır İl Seçim Kurulu, “mevzuata uygun olmadığı” gerekçesiyle bozuldu. Aynı yönde, YSK’nın 7 Haziran seçimleri öncesi başvuruları üzerine kararları var.

Zirveden ve uçaktan: CB Erdoğan, henüz seçim gündemde olmadığı halde, Çin Gezisi dönüşünde (31 Temmuz), “YSK bunları değerlendirir diye düşünüyorum. Taşımalı sistem sandık güvenliği için önem arz ediyor”.

Konu, güvenlik/mevzuat ve siyasal beklenti açısından ele alınabilir:

-Güvenlik: Hangi anlamda güvenlik? Seçmenlerin kendi seçim bölgelerindeki sandıklara gitmelerini engelleyici güvenlik sorunu mu var? Yoksa, sandık başında baskı olasılığı mı? Her iki soruya da olumlu yanıt verildiği varsayımında, bunlar başka bir mekânda nasıl güvence altına alınacak? Eğer taşımalıda sağlanacaksa, o zaman daha yakın mekânda neden sağlanmıyor?

-Mevzuat: “Dağınık mahalle ve sair yerleşim yerleri bulunan köylerde veya köylerin birbirlerine yakın olduğu durumlarda seçim sandıklarının bir tek mahalle veya bir tek köyde toplanması”, İlçe Seçim Kurulunca kararlaştırılabilir (2972 sy.lı K., Ek m.2).

Burada birleştirme ölçütü, “yerleşim şekli ve coğrafi neden” olup, konumuz dışında.

-Siyasal: CB Erdoğan’ın Çin dönüşü sözleri ve madde 116’yı işletme şekli, Başbakan’ın Yenikapı’daki konuşması, CB’nin aynı yerde ve hemen her gün seçime yönelik yaptığı konuşmalar, HDP’yi baraj altına düşürme hedefine yönelik. Öte yandan, az farkla kaybedilen bölgeler için de taşımalı istenmesi, güvenlik gerekçesinden çok siyasal saiki öne çıkarıyor.

Böyle olunca, hukuki dayanağı bulunmayan “taşımalı sandık”, “yargıyı kullanarak” milletvekili sayısını arttırmanın araçlarından biri olarak gündeme gelmiş oluyor. (Koalisyon üzerine felaket söylemi de seçmen üzerinde sürekli bir algı operasyonu yaratmaya yönelik).

Bu bakımdan YSK’nın konuyla ilgili kararı çok önemli.

YSK, Any. md.79’a göre geniş yetkilerle donatılmış bulunmakla birlikte, “görev ve yetkileri kanunla düzenlenir” (md.79/3).

Oysa, “taşımalı oy” konusunda, 2972 sayılı Kanun gibi bir yasal düzenleme yok. YSK, yasal dayanağı olmayan bir konuda yetki kullanabilir mi?

Varsayım: Somut belirtiler içeren güvenlik sorunu var. Bu durumda YSK, “seçimin düzen içinde yönetimi” adına İlçe Seçim Kurulları kararlarını onaylamak durumunda mı?

Önce konuya seçmen açısından bakalım: Oy hakkının iki ilkesinin zedelenme olasılığı yüksek, serbest ve eşit oy. Özellikle, “eşit oy” ilkesi kesin olarak zedelenir.

YSK, yetki ve hak ikileminde, kendi yetkisini dar, seçmenin oy hakkını geniş yorumlamak durumunda. Bu yönde bir karar için “taşımalı oy”un, oy hakkı güvencesini pekiştirmesi gerekiyor.

Bunu pekiştirmediği halde, sadece güvenlik gerekçesiyle taşıma ve birleştirme önerilmiş ise, bu durumda, YSK’nın ilgili kamu otoritelerine “seçim güvenliğini sağlama” yükümlülüğünü hatırlatmak suretiyle, mevcut seçim bölgelerinin muhafazasını istemek yönünde olmalı.

Yükümlülük bakımından, kamu makamları, “taşımalı sistem” uygulanırsa çifte yükümlülük altına girecek: güvenlik önlemleri almak ve seçmenleri başka seçim bölgelerine taşımak; üstelik, taşıma sırasında da güvenlik önlemleri almak gerekecek.

Bu nedenle, YSK, öncelikle ciddi bir hukuk ve insan hakları sınavı ile karşı karşıya. Ayrıca, 7 Haziran öncesi kararlarıyla tutarlı olmak zorunda.

Sonra, YSK, ciddi bir demokrasi sınavı ile karşı karşıya.

Nihayet, YSK, yukarıda belirtilen nedenlerle “taşımalı sandık” istemlerini gerekçeli bir biçimde reddetmeli; siyasal ve idari makamların çok yönlü olumlu yükümlülüklerini vurgulamalı.

Aksi halde, söz konusu uygulamadan mağdur olacak seçmenler, konuyu Anayasa Mahkemesinden başlayarak İHAM’a kadar götürebilirler. Kaybeden ise, Türkiye demokrasisi olur.

Yoruma kapalı.