“ Anayasa Mahkemesi üyeleri: Nicelik ve nitelik ”

- Devamı için tıklayınız -

Anayasa Mahkemesi (AYM), değişiklik önerisinin sacayağı. Diğer ikisi, HSYK ve siyasal partiler. Bunlar AKP için o denli önemli ki, 30 maddeye yayılan değişikliklerin hepsinden vazgeçebilir, ama bu üçünden asla. Sayısı giderek şişirilen birçok maddenin gelişigüzel seçilmiş olması da, bu görüşü doğrular.

Dikkatler üyeleri belirleme tarzı üzerinde yoğunlaştığından, AYM’nin yeniden yapılandırılması ve bireysel başvuru yolu gibi beklenen açılımlar gölgede kaldı. Kısır döngü şurada: üyeler üzerine, nitelikten çok seçim sorunu öne çıktı. Oysa AYM üyelerinin sayısı (nicelik) ve bunları kimin belirleyeceğinden çok, üyelik ölçütleri (nitelik) üzerinde durulmalı. Yine, “hangi organ belirlemeli?” sorusu, “ama hangi usûl ve tarzda?” sorusu ile tamamlanmalı.

Teklif, anayasal yargının varlık nedeni ile ne ölçüde örtüşüyor? Bu soru, dünden bugüne nasıl gelindiğini yansıtan anayasal değişmeler ve yarına dönük önerilerin ortak paydası ışığında yanıtlanabilir.

1.-Anayasal değişmeler:

•1961: 15 asıl üye. Yargıtay (4), Danıştay (3), Sayıştay (1), üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile doğrudan seçer. Millet Meclisi (3), Cumhuriyet Senatosu (2), üçte iki ve olmaz ise, salt çoğunlukla seçer. Cumhurbaşkanı, (biri, Askeri Yargıtay’ın gösterdiği üç aday arasından) 2 üye seçer. Yasama Meclisince seçilecek üyelerden birer kişi, üniversitelerin hukuk, iktisat ve siyasal bilimler öğretim üyelerinin birlikte toplanarak, açık üyeliklerin üç katı tutarında gösterecekleri adaylar arasından seçilir. Tüm seçimler, gizli oyla yapılır.

•1971: 15 asıl üye. Yargıtay (4), Danıştay (3), Sayıştay (1), doğrudan seçer. Millet Meclisi 3, C. Senatosu 2 ve CB 2 üye seçer. CB, bir üyeyi Askeri Yargıtay’ın göstereceği üç aday arasından seçer. Yasama Meclisleri de, TBMM dışından ama doğrudan seçim yapar. Adaylığa başvuru ve seçim esas ve usulleri yasa ile düzenlenir.

•1982: 11 asıl+4 yedek üye. CB, üyelerin hepsini, doğrudan veya dolaylı olarak belirler ve atar. Asıllar: Yargıtay (2), Danıştay (2), Askeri Yargıtay (1), Ask. Y. İdare Mahk. (1), Sayıştay (1), YÖK (1), göstereceği üçer aday arasından CB seçer. CB, 3 üyeyi de, yüksek yöneticiler ve avukatlar arasından doğrudan seçer.

2.-Anayasal öneriler

Son yıllarda (TÜSİAD, TOBB, TBB, AKP, DİSK… tarafından) yapılan/yaptırılan anayasa çalışmalarının ortak paydası, AYM’ye üye belirleme tarzının demokratikleştirilmesi yönünde. CB’nin müdahale alanı daraltılmış, seçim yetkisi, genellikle yüksek mahkemeler ile yasama organı arasında paylaştırılmıştır. Üye sayısı arttırılmakla yetinilmemiş, üyelik koşulları üzerine nitelik ölçütü öne çıkarılmıştır.

Bunlar içerisinde en yenisi, şu öneriyi yapıyor (DİSK-2009): AYM 21 üyeden oluşur: TBMM 4 (Senato 2, Millet Meclisi 2), 2/3 çoğunlukla; Yargıtay (5), Danıştay (4), Sayıştay (2), salt çoğunlukla; Üniversitelerarası Kurul (5), “yüksek- öğrenim kurumlarından, insan ve toplum bilimleri alanlarında görev yapan ve en az 15 yıl öğretim üyeliği olanlar arasından” salt çoğunlukla; AYM ise, raportörler arasından bir üye seçer. Üyelerin en az 16’sı hukukçu olmalı. (…).

3.-Anayasa Komisyonu metni

AYM 17 üyeden oluşur: CB, Yargıtay (3), Danıştay (2), Askeri Yargıtay (1), Ask. Yüksek İdare Mahk. (1), YÖK (3), göstereceği üçer aday arasından toplam 10 üyeyi belirler ve atar. CB, 4 üyeyi ise, belli meslek kategorileri arasından doğrudan atama yapar. TBMM ise, Sayıştay (2) ve baro başkanları (1) tarafından gösterilecek üç misli aday arasından toplam üç üye seçer. 2/3 iki çoğunluk, sadece ilk tur için aranır; 3. oylamada, en çok oy alan aday seçilebilir. Yüksek mahkeme ve barolardan üç misli adayı belirleyen üyeler ise, sadece bir aday için oy kullanabilir.

Soru: 2010 değişiklik önerisinin 1982 metninden başlıca farkı ne? Sadece, TBMM’ye, dolaylı olarak üç üye seçme yetkisini tanımış olması.

Sonuç olarak, artan üye sayısı dikkate alınırsa, CB’nin AYM üyelerinin belirlenmesinde merkezî konumunu sürdürdüğü açıkça görülür. Kimin, nasıl belirleneceğinden çok, yine kim tarafından belirleneği kaygısı baskın. Yasama ve yargı göstermelik; yürütme, ama daha çok CB seçici.

Öneri metni, Avrupa modelindeki gelişmeler bir yana, bizde yapılan çalışmalar bile ıskalamış. 1961’in elden geldiğince “demokratik paylaşım” ilkesine göre öngördüğü seçim sistemine de yabancı. TBMM Genel Kurulu gündemindeki değişiklik önerisi, AYM bakımından 1982’ye sadık bir anlayışı yansıtıyor.

Daha ileri değil mi? Tam tersine, aradaki 30 yıllık zaman dilimi, onu daha geriye düşürüyor.

Yoruma kapalı.