AVRUPASIZLAŞTIRMA-3

AVRUPASIZLAŞTIRMA-3

İnsan hakları kazanımlarına meydan okuma ve  ulusal hukuku çiğneme alışkanlığının ulaştığı en uç ve üst eşik: Avrupasızlaştırma.-1.

Kazanımlarda aşamalı olarak sağlanan oydaşmaya karşın tek kişi yönetimindeki ayrışma halkaları: Avrupasızlaştırma-2.

İnsan haklarna dayanan demokratik hukuk devletine dönüş, Avrupalılaşmak”tır- 3.

Hukuktan uzaklaşma, iktisadi bunalımın itici gücü oldu; çok yönlü yoksulluk ve  öncelikle gıda kıtlığı, sonuç.

Hukuka dönüş, ilk adım  olmalı.

Hukuka dönüş, öncelikle yürürlükteki hukuk kurallarına  saygı ile, Anayasa ve yasaların gereklerini yerine getirmektir.

Unutmayalım: güvence altına alınan hak ve özgürlük gerekleri açısından, Anayasa ve Avrupa Sözleşmesi arasında büyük ölçüde örtüşme var; suçsuzluk karinesi örneği. Demirtaş-Kavala davalarında sorunun kaynağı, İHAS ve Anayasa arasındaki düzenleme farkı değil, tek kişi yönetiminin en üst düzeydeki kurallara saygı göstermemesi.

Demokrasiye  dönüş,  hukuka dönüşe özdeş bir süreç. “Gerçekten demokratik rejim”in (İHAS, Bşl.) ve “demokratik hukuk devleti”nin (Any., md.2) asgari  gereklerinden 2017’de uzaklaşıldığından, Anayasa değişikliği acil.

Bu bakımdan, Ahlatlıbel Bildirisi önemli: “Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normları  çerçevesinde temel hak ve özgürlükleri” güvencelemek. Bu irade, Cumhur İttifakı ortağının, “Avrupa normlarına bağlı kalacaklarmış.  Bu kadar mı yozlaştınız… ” sözlerinin tam tersine, Avrupa yolunda, İnönü-Menderes-Demirel-Özal- Ecevit tarafından atılan -Bahçeli ve Erdoğan’ınkiler dahil-  adımları, 21. Yüzyıl gerekleri ışığında yeniden hukuk kurallarına dönüştürmeye yöneliktir.

Doğru bilgiye dönüş:  Bu nedenle özellikle AKP ve MHP yönetimi ile özdeşleşen bilgi kirliliğine karşı ortak mücadele, hukuka ve demokrasiye dönüşün ana halkası olmalıdır. Dezenformasyon ağındaki üç kavram: egemenlik, koalisyon, beka.

Hazırlanmasına Türkiye’nin katıldığı İHAS kurallarına saygı göstermek, -ahde vefa ötesinde- bir ulusal onur sorunudur. Asıl egemenlik sorunu, ulusal limanlar üzerinde uluslararası şirketlere 49 yıllık ayrıcalık tanımaktır.

Koalisyon (güçbirliği) hükümetine gelince; 6’lı birlik (CHP, İYİ P., SP, DP, DEVA P. ve Gelecek P.) karşısında 3’lü koalisyon ortakları (AKP-MHP-BBP),  geçmiş dönem koalisyon hükümetleri olumsuzluklarını gündeme  getirmeye başladı, şu iki gerçeği göz ardı ederek:

-“Koalisyona son” sloganı ile hükümeti kaldırdıkları halde,  Cumhur İttifakı yoluyla, TBMM’ye ters kelepçe vuran kendileri.

-“Demokratik güçbirliği” gereği: Oysa, hükümetsiz koalisyon ile ülkeyi sürükledikleri “siyasi-hukuki-iktisadi” bunalım sarmalından çıkışın yolu, geniş bir ‘demokrasi koalisyonu’ dur.

Beka, iktidarı ömür boyu elde tutmak değil, ülkenin doğal-tarihsel-kültürel mirasını sahiplenmektir. Bu  da, genç kuşakları  hukuk ve  demokrasi ereğinde  çağdaş eğitimle yetiştirmekle olur. Bu nedenle, insan hakları kazanımlarının  dış güçler söylemli “beka sopası” ile gölgelenmesine olanak tanınmamalı.

Geniş demokrasi güçbirliği,  “Kurtuluş ve Kuruluş” esinli  olup, 6’lı adım, eksikliklerine karşın, tarihsel ve yaşamsaldır. Bu adım, HDP-TİP ekseninde kurulmakta olan sol ittifak için de itici güç olarak görülebilir.

Her iki güçbirliğinin, özeleştiriler eşliğinde dünyevi hukuk yolunda adımlar atması, AKP içinde demokrasi seçeneği arayan vekil ve grupları için umut kaynağı olacaktır.

Bütün bunlar, demokratik hukuk devletine dönüşün kilometre taşlarını oluşturacağı için, “ya seçimlerden sonra 360 oy alamazsanız ne yapacaksıznız?” benzeri sorulara da yanıt oluşturabilir.

 

Kırılma mı, kazanım mı?

Hayır bloku, Millet İttifakı için itici güç oldu; Millet ittifakı da 6’lı güçbirliği için. Çelişki şurada:  Ahlatlıbel-Bilkent yolu, 2017 evetçilerine de açıldığı halde, kimi hayırcılar dışarıda kaldı.

Bu çelişki, evetçilerin hayır blokunun içkin ögesi haline gelerek,  6’lı birlik  ve 3. İttifak arasında demokratik hukuk devleti ekseninde sinerji yaratılabilmesi ölçüsünde  aşılabilir.

Şu kayıtla: artık ayrılmaz bir bütün olan hukuk devleti-sosyal devlet-çevre devleti gerekleri üzerinde ivedi uzlaşma, yalnızca temsili düzlemde müzakereci demokrasi  yoluyla değil, yurttaşı da katmayı amaçlayarak; “yurtta barış, dünyada barış” için.

 

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 24 Şubat 2022)

Yoruma kapalı.