BİREYİN KAÇINMASI VE DEVLETİN YAPMASI GEREKEN… (Covid-19 sorumluluk ve yükümlülükleri)

BİREYİN KAÇINMASI VE DEVLETİN YAPMASI GEREKEN… (Covid-19 sorumluluk ve yükümlülükleri)

Mart 2020- Mart 2021: Covid-19 üzerine değerlendirme zamanı.
Sosyal devlet gerekleri yönünden görüntü nasıl? Dönemin toplum ve devlet açısından öne çıkan yönlerine dikkat çekmekle başlamakta yarar var. Sosyal/toplumsal sıfatları, toplum ve devlet için tamamen zıt anlamlara yöneldi: toplum için “en az sosyal”, devlet için ise “en çok sosyal” olma zamanı.

EN AZ TOPLUMSAL İLŞKİLER
Sürekli olarak yapılan “maske/temizlik/mesafe” uyarısında “mesafe”, insanların zorunlu olmadıkça birbirinden uzak durması, toplu davranıştan kaçınması, insan ilişkilerinin en aza indirilmesi anlamına gelmekte: kısacası, birbirinden soyutlanan bireylerin oluşturduğu (atomize) toplum.
En az ve en çok sosyal karşıtlığına dönecek olursak; insanlar, toplu davranışlarını, toplumsal olma durumunu asgariye indirecek (minimize edecek); devlet ise, sosyal özelliğini azamiye çıkaracak (maksimize edecek).
Toplumsal ilişkileri en aza indirmede bireyler açısından sorumluluk ögesi öne çıkmakta; ancak bu konuda kamu makamlarının alması gereken önlemler de belirleyici bir etkiye sahip. Özellikle kamusal makamların inisyatifine bağlı kongreler ve kurultay vb toplu etkinlikler, bunların başında gelir. Düğün ve toplu ibadetler ise, bireylerin iradesine bağlı.
Kurultay vb. toplantılar ile toplu ibadet ve düğünler, adı ve doğası gereği toplu olarak gerçekleştirilen etkinlikler olup, “mesafe” kuralı hepsi için geçerli. Kamu makamları bunlar arasında ayrım yapamaz.
Ticari faaliyetler de doğası gereği toplu ancak, ilişkilerin seyreltilebildiği alanlar olup, ertelenmesi, ilk kategoriye göre daha zor, geçimsel sektöre ilişkin olduğu için.
Bu konularda kamu makamlarının düzenleme, denetleme ve yaptırım yükümlülüğü için hukuki dayanak gerekli.

EN ÇOK SOSYAL DEVLET
Sosyal devleti maksimize edici Anayasa kurallarının başında madde 2, 5, 55, 60, 61 ve 65 gelmekte. Yükümlülükleri; hak ve özgürlükleri gerçekleştirme (m.5), sosyal yardım (m.55), sosyal güvenlik hakkı(m.60) ve yaşlılar (m.61) açısından somutlaşan
Devlet, “sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir” (m.65).
Devlet’in toplumsal, iktisadi ve kültürel alana ilişkin yükümlülükleri alanında madde 2 ve “bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözetme” yükümlülüğünü öngören md.65, diğer maddeler için çerçeve nitelikte. Örneğin, eğer Anayasa 119 gereği OHAL ilan edilse idi,“Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebebiyle olağanüstü hal ilan edilmesi durumunda gerekli harcamalar öncelikle kamu kaynakları ile yardımlardan sağlanır”(OHAL K., m.9), hükmü de uygulanacaktı.
Kuşkusuz, bu bir eksiklik olmayıp, Anayasa madde 65, OHAL olmadan da “sosyal devleti maksimize edici” önlemleri için emredici.

BÜTÜNCÜ PLANLAMA SORUMLULUĞU
Ya en az hukuk devleti? Ana çelişki şurada: OHAL ilan edilmediği halde, toplumsal yaşama yönelik OHAL’dekinden daha sıkı önlemler alınıyor, genellikle keyfi olarak. Ne var ki, anayasal yükümlülüklerine karşın, yasama ve yürütme, sosyal devlet önlemlerini almaktan kaçınmakta.
Saydamlığın ve hesap verebilirliğin bulunmadığı tek kişi yönetiminde şu sorgulama meşru ve haklı:
İnsan mı, iktidar mı?
Yaşam mı, para mı?
Hukuk mu, fiili durum mu?
Bilim mi, baskı mı?
Sosyal güvenlik sistemi mi, israf mı?
Ekolojik denge mi, ülkesel yağma mı?
Güçsüz toplumsal katmanlar mı, bir avuç sermaye sahibi mi?
Bu sorgulama çizelgesi uzatılabilir; ancak tek kişi yönetiminin tercihi, hep ikincisi yönünde oldu. Bu nedenle, -başta CHP- demokratik rejimi savunan partiler, Covid-19’un 2. yılı için ilk tercihi öne çıkaran bütüncü planlama önerilerini somutlaştırmakla sorumlu.

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 1 Nisan 2021)

Yoruma kapalı.