DEPREM: ÖNCESİ / ESNASI / SONRASI

DEPREM: ÖNCESİ / ESNASI / SONRASI

Öncesi/esnası/sonrası olmak üzere üç aşamalı yaklaşım, bütün afetler için geçerli. Sosyal bilimler ve fen bilimleri buluşmasını sağlayan bu yaklaşımda insan hakları, merkezi yer tutar; çünkü söz konusu olan yaşam hakkı.

Afetler ve İnsan Hakları”, Fransa’da gerçekleştirilen (2010-2013) bilimsel araştırma projesinin başlığı. Katılan Devletler: Arjantin, Brezilya, Fransa, Kamerun, Tunus, Türkiye ve Vietnam.

Doğal afetler öncesi, esnası ve sonrasında hangi haklar öne çıkmakta?

Öncesi, bilgilenme ve eğitim hakkına ilişkin özel önlemler alma, yerleşim özgürlüğü üzerine aşamalı ve  sıkı düzenlemeler gereği.

Esnasında en çok etkilenen haklar; yaşam hakkı, sağlık hakkı ve  konut hakkı.

Sonrasında ise,  çalışanların hakları ve yine konut hakkı, sağlık hakkı, çevre hakkı.

Üçlü aşamada öne çıkan insan hakları gereklerince alınacak önlemler doğrultusunda altyapı hizmetleri,  somutlaştırılacak ve uygulamaya konacak.

Anayasal güvencelerinde farklılaşmalar olmakla birlikte, proje içerisinde yer alan ve dört kıtaya yayılan Devletler açısından, şu iki belge ortak payda: BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi, BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi.

Türkiye’nin proje bakımından önemi, çoklu doğal afetler kuşatmasında bulunuyor olması ve bunların başında da depremin geliyor olması idi.

30 Ekim İzmir depremi, Elazığ ve Malatya deprem acıları sürerken, doğal afet ve günlük yaşantı özdeşliğini bir kez daha doğruladı.

Üç aşamalı önlemlerde  Türkiye ne durumda?

Deprem esnasında dayanışma kayda değer;  sonrasına yönelik siyasal ve yönetsel vaatler de. Ya sorumlular? Yargısal başvurular ise etkisiz.

Öncesi yok mu? Doğal Afet Sigortaları yasasından Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanuna, birçok düzenleme yapıldı.

Ne var ki  torba yasalar, adeta “kaşıkla verileni kepçe ile alıyor”: “27. dönemde, ülkesel değerlerle ilgili kısa zaman aralıklarıyla sürekli düzenleme yapıldı. Değiştirilen yasalar: Çevre,    İmar, İskân,  Maden, Kıyı, Mera, Milli Parklar, Orman, Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi, Gecekondu,     Yapı Denetimi. (…)

Kıyılar, meralar ve ormanlar; kentsel ve kırsal alanlar; tarihsel, kültürel ve doğal değerler, konuyla hiç ilgisi olmayan torba yasa maddeleriyle bozuluyor, zedeleniyor ve yok ediliyor.”

Şu halde bizde en büyük eksik, ilk aşamada; yani ÖNCESİ:

Anayasa ve yasama öne çıkıyor. Anayasa’nın âmir hükümleri doğrultusunda bütünlüklü bir deprem yasası, “ yerleşme özgürlüğü, arazi kullanımı ve konut hakkı” ekseninde hazırlanmalı.

Yerleşme özgürlüğü için, “sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi sağlamak ve kamu mallarını koruma”  kaydı. (md.23).

-Kıyılardan yararlanma, toprak mülkiyeti, tarım ve hayvancılık, kamulaştırma, devletleştirme ve özelleştirme (md.43-47) yasaları için belirleyici ölçüt, kamu yararıdır.

Konut hakkı için “şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama”  kaydı (md.57).

Yasal düzenleme, bu Anayasal üçgen gereklerince yapılmalı: konut hakkı ve yerleşme özgürlüğü, ancak kamu yararı ve nitelikli bir planlama çerçevesinde kullanılabilir.

Dayanağını Anayasa’da bulan imar ve planlamaya ilişkin yasal düzenlemeler, bağlayıcı ve kamu yararındandır. Yerleşme özgürlüğüne ilişkin sınırlamanın özü, yaşam hakkıdır.

Özetle; yerleşme özgürlüğü, yaşam hakkı güvencesine yönelik düzenleme ve kayıtlamaları beraberinde getirir; şu çifte amaçla: üzerinde inşaat yapılmadığı sürece tarım arazisi, besler ve yaşatır; eğer imara açılırsa, tam tersine yaşam kaynağı yok edileceği gibi, deprem anında bina çökeceği için öldürür.

İşte, bu yaşam ve ölüm döngüsünde somutlaşan kamu yararı, insan yerleşimlerine kapalı alanlar için başat ölçüt. Sağlıklı ve düzenli kentleşme kaydı 2., konut tasarımı ise 3. ölçüttür.

Bunları sağlamak için, “görev+yetki+sorumluluk” ilkeleri ile kuşatılmış bulunan Devlet organlarının üçlü yükümlülüğü, “düzenlemek+denetlemek+sorumlulara yaptırım uygulamak”.

İlk adım: TBMM’de kurulan Depreme Karşı Alınabilecek Tedbirler Araştırma Komisyonu, yasa önerisi de hazırlamalı.

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 5 Kasım 2020)

Yoruma kapalı.