DEPREM, SEÇİMLER VE ÜNİVERSİTELER

DEPREM, SEÇİMLER VE ÜNİVERSİTELER

10 Mart günü Cumhurbaşkanı Erdoğan,  kameralar önünde imzaladığı seçimlerin 18 Haziran yerine 14 Mayıs’ta yapılması kararı sırasında, seçim konuşması eşliğinde kampanyayı da başlattı.

Beş hafta öne çekmede şu üç gerekçe kullandı: Sınavlar, hac ve deprem.

-Sınavlar; bir gerekçe değil, çünkü 2018’de de vardı.

-Hac vb. seyahatler gerekçe olarak kullanılamaz; çünkü yurttaşlar, oy hakları ve başkaca hak ve özgürlüklerini kullanmak arasında tercih hakkına sahip.

-Deprem ise, seçim gerekçesi değil engeli; çünkü, seçime harcanacak emek, felaketin yaralarını sarmak amacıyla kullanmaya yönlendirilebilirdi.

Ya anayasal gerekçe?

TBMM’ye ve Cumhurbaşkanı’na seçimleri yenileme yetkisini tanıyan madde 116  gerekçesi, “sistem tıkanıklıklarının milli iradeye müracaatla çözümü”, yasama ve yürütme arasında “kriz oluşması halinde halkın hakemliğine başvurma”   neden ve amacına dayanır. Bu çerçevede, seçimlerin 1 ay 4 gün öne alınmasını haklı kılacak hiçbir neden yok.

Tam tersine, seçim takviminin 3 aylık OHAL süresi ile örtüşmesi nedeniyle sakıncalı olduğu gibi, enkazlar altındaki binlerce depremzedeye henüz ulaşamamışken, kurtarılanların barınma sorunları giderilememişken, deprem yaralarını sarmak yerine seçim tarihini öne çekmek, iki şekilde açıklanabilir:

-Deprem yaralarından yararlanmak,

-14 Mayıs’ı demokratik görüntü için kullanmak.

 

ÜNİVERSİTELER KAPALI

Afet bölgesi ilanı yeterli olduğu halde OHAL ilanı ve uygulaması, Türkiye genelinde depremzede yaratmakla sonuçlandı. Şöyle ki; ilkin, depremzedeler için oteller açılacak, dendi; ama, öğrenci yurtları depremzedeler için boşaltıldı; üniversiteler kapatıldı.

Üniversitelerde derslerin uzaktan verilmesi ve  farklı uygulama biçimleri, öğretim üyesi ve öğrenci arasındaki iletişimin tümüyle koparılması riskini de beraberinde getirdi.

Üniversite öğrencilerini, öğrenim hakkından yoksun kılmak, Anayasa’nın başta 13, 42 ve 130. maddelerine aykırı olduğu gibi, madde 15’e de aykırı. Neden madde 15? Çünkü bu maddeye göre, savaş halinde bile, hak ve özgürlüklerin kullanımı, ancak durumun gerektirdiği ölçüde durdurulabilir.

Haliyle, K. Maraş merkezli bölgesel deprem nedeniyle Türkiye genelinde üniversitelerin kapatılması, deprem ile gerekçelendirilemez. Bu uygulama, deprem yaralarını sarmak bir yana, Türkiye genelinde deprem mağduru yaratmak ve depremzede öğrencileri ise, daha çok mağdur etme sonucun doğurmakta.

 

ATOMİZE GENÇLİK

Şöyle ki; bölgesel deprem, örneğin Artvin ve Muğla, Edirne ve Hakkari yurtlarını boşaltmayı ne ölçüde gerekli kılar? Ya da, Ankara, İstanbul ve İzmir Üniversiteleri öğrencilerinin yüzde kaçı yurtlarda kalmakta?

Bu nedenle, deprem illeri dışındaki  üniversiteler açık tutularak hibrid (karma) usul ile öğretim üyesinin hazır bulunan öğrencilere verdiği dersleri, uzaktan katılma da açık tutmak, en rasyonel çözüm olacaktı.

Bugünkü uygulama ise, on milyona yakın genci evlerine kapattığı gibi, barınaksız depremzedeleri, uzaktan katılımdan da alıkoymakta.

Yaklaşık 13 milyon yurttaşın etkilendiği deprem bahanesiyle,  sayıları on milyona yaklaşan gençliği evlerine kapatmak, ancak seçim kaygısı ile açıklanabilir: gençleri birbirinden soyutlamak.

Üniversite gençliğini kamusal etkinlikten alokoymak, demokratik toplumu bastırarak seçimlere giden yolda serbest kamuoyu oluşumunu engelleme amaçlı.

 

DEMOKRASİ Mİ, MONOKRASİ Mİ?

Bu ortam ve koşullarda 14 Mayıs, olsa olsa demokratik hukuk devleti yanlısı Millet İttifakı için simgesel bir tarih olabilir; yoksa, tek kişi yönetimini pekiştirme amaçlı Cumhur İttifakı sloganı olamaz.

Deprem yaralarını sarmak yerine, deprem felaketinin seçimler için yarar sağlamasını bekleyerek ve bu amaçla üniversite gençliğini evlerine kapatarak 14 Mayıs’ı araçsallaştırmak da,  ‘monokrasi bekası’ için yeterli olamaz.

 

Bir düzeltme: Muharrem İnce’ye 2018 CB adaylığı sırasında CHP tam destek verdi; dahası, vekil adayları bile, TBMM seçimlerinden çok CB kampanyasına öncelik verdi.

 

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 16 Mart 2023)

Yoruma kapalı.