DEVLET ŞİMDİ: HUKUK DEVLETİ, SOSYAL VE ÇEVRESEL DEVLET

DEVLET ŞİMDİ: HUKUK DEVLETİ, SOSYAL VE ÇEVRESEL DEVLET

İktisadi küreselleşme ve ulusal ölçekte kişisel iktidar fetişizmi, iki eksikle girdi 2020’ye: hukuk ve demokrasi.

Paranın ve  malların serbestçe dolaştığı yeryüzünün doğal kaynakları, büyük toplumsal eşitsizlikler eşliğinde yağmalandı. Yerkürenin dengesini bozan yağmacılar, eboladan kovid-19’a, gözleriyle göremedikleri mikroplarca esir alındı.

 

BAKANLAR KURULU TOPLANAMIYOR

Ulusal ölçekte, son on yıl kişisel iktidar yolunda harcandı. Basit bir hatırlama: eğer hükûmet kaldırılmasaydı, her pazartesi bakanlar kurulu, en az 10 kez  toplanacak ve kovid-19’a karşı alınması gereken önlemleri görüşülecek, tartışılacak ve karara bağlanacaktı.

Artık “yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı’na ait”; süreli olarak toplanan ve bireysel-kolektif sorumluluk çerçevesinde kurul halinde karar alan bir organ yok.

İdil İlçe örgütünden İdlib savaşına kadar bütün siyasal ve uluslararası sorunlarla meşgul olan yürütme yetkilisi, bu tür yaşamsal sorunlara gerekli zaman ayırabilir mi? Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu, özverili biçimde çalışsa da, ulusal ölçekte karar alan  anayasal organ yok.

Kuşkusuz, anayasa çerçevede yine de Devlet seferberliği  mümkün ve yaşamsal;  üç ana işlevinde:

-Hukuk devleti,

-Sosyal devlet,

-Çevre devleti.

 

HUKUK DEVLETİ VE HAPİSHANELER

Yurttaşlar, birbirinden soyutlanarak riski azaltmak için evlerine çağrılırken, ev ortamında  1 kişinin kaldığı yerde 11 kişinin kaldığı hapishane ortamı, virüs yayılma riskini de tetikleyici.

Anayasa md.19 gereklerine aykırı tutuklular, md.36’nın öngördüğü adil yargılanma hakkı gereklerine uyulmadan mahkûm edilen veya md. 138’in ihlali nedeniyle mahpuslar, hukuk devleti (md.2) gereği serbest bırakılmalı.

Mahpusların yaşam haklarını korumada Devletin  olumlu yükümlülüğü, -başta düşünsel ve siyasal suçlular- belli  mahpus kategorisinin serbest bırakılması edimiyle yerine getirilmeli.

 

SOSYAL DEVLET VE HASTANELER

Hastane, çünkü, hapishaneden farklı bağlamda riskli ortam; hastalar için olduğu kadar sağlık emekçileri için de.

Bu konu ve sorun, sadece sağlıkla ilgili md. 56 ile sınırlı olmayıp, Devlet’in sosyal haklara ilişkin yükümlülükler bütünü ile ilgili. Koruyucu hekimlikten, çalışma hak ve özgürlüğü ve ödevlerine kadar uzanan geniş bir alan. Eşitlikçi ve bütüncü sosyal politikalar için Ekonomik ve Sosyal Konsey, belirleme ve planlama organı olarak işletilmeli.

Sosyal devlet seferberliği, pek acil; sosyal haklar güvencesi olmadan, insanları asosyal yaşama yönlendirmek göreceli kalacağı gibi kitlesel ölüm ve felaketleri de beraberinde getirir.

Covid-19 musibeti, sağlık emekçilerine saygı vesilesi için olduğu kadar, sosyal haklar farkındalığı için de vesile olarak görülmeli.

 

ÇEVRE DEVLETİ VE  KAMUSALLIK BİLİNCİ

Çevre ve ülkeye ilişkin geniş bir yelpazeye yayılan anayasal yükümlülükler ne ölçüde  yerine getirildi?

Devlet,  dıştan gelecek tehditlere karşı ülkeyi koruyucu önlemlerin tam tersini yapıyor ülke üzerinde: denizleri  ve vadileri dolduruyor, kıyıları tahrip ediyor, dağ ve ormanları delik-deşik ediyor, yaylaları yok ediyor/ettiriyor.

Ebola’nın ekolojik denge ile oynanması sonucu çıktığı biliniyor; ama, muhtemel Kanal İstanbul inşaatının ne tür virüsler yayma riskini yaratacağı meçhul.

Covid-19 musibeti,  ülkenin doğal ve çevresel değerlerini korumak ve kamusal bilinç ereğinde seferberlik vesilesi olarak da görülmeli.

 

KIŞLALAR DA SEYRELTİLMELİ

Askeriye de en büyük risk mekânı. Bu nedenle, temel eğitim dönemini tamamlayan askerler, toplumsal sağlık hizmetlerine yönlendirilmeli ve/ya terhis edilmeli.

 

ÜÇLÜ SEFERBERLİK, HEMEN…

Covid-19’a karşı, Anayasa’nın ve hukukun sağladığı bütün olanaklar harekete geçirilmeli. Hukuk devleti, sosyal devlet ve çevresel devlet, planlama, sosyal güvenceler ve  kamu hizmeti ereğinde seferberlik çatısı olmalı.

Bu siyasal ve anayasal çağrı, bireysel ve toplumsal  yaşam tarzını bütünüyle gözden geçirmenin başlangıç eşiği olarak görülmeli.

 

İbrahim Ö. Kaboğlu  ( BirGün, 19 Mart 2020)

Yoruma kapalı.