EBEVEYNLER, TV’LERİ ÇOCUKALRI İLE BİRLİKTE İZLEYEBİLSİN! ( Hain, illet, işbirlikçi, satılmış, terbiyesiz, terörist, zillet vb)

EBEVEYNLER, TV’LERİ ÇOCUKALRI İLE BİRLİKTE İZLEYEBİLSİN! ( Hain, illet, işbirlikçi, satılmış, terbiyesiz, terörist, zillet vb)

2 Mart günü açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı (İHEP) ve nihai olarak sivil anayasa hedefi nasıl yorumlanmalı?

İHEP ve anayasa hedefleri, ortak susamışlığı yansıtan kavram ve amaçlar. Türkiye’yi tanımayanlara pek çekici gelse de, yaklaşık 20 yıldır iktidarda olan bir parti genel başkanının sayısı unutulan projeleri hatırlanırsa, inandırıcılık kuşkularını öne çıkarır.

Hatta, bir “Kanal İstanbul inadı” bile, İHEP’in sorgulanmasını gerekli kılar. Şöyle ki; milyonlarca yılda oluşan doğal bir mekânı ve flora+fauna+homo sapiens ekosistemini  yok edecek olan projeye gerçekten inanan bir kişinin en azından, ikiye bölünecek olan Trakya bölgesi halkına danışması, insan haklarına ve demokrasiye asgari saygının gereği değil mi? 

 İHEP vesilesi ile öncelikli olarak sorgulanması gereken, yürürlükteki hukuk ve uygulaması arasındaki ayrışmadır. Çözüm aranan sorunların ne kadarı Anayasadan ve yasalardan, ne kadarı uygulamalardan kaynaklanmaktadır?

 

ÖNCESİ/ESNASI/SONRASI

Anayasa’nın açıkça güvencediği üç yetki ve hak alanı, örnek olarak belirtilebilir:

Suçsuzluk karinesi: “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” (md.38/4).

Kanunsuz emir: “Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz” (md.137/2).

Mahkemelerin bağımsızlığı:  “Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm veren” yargıçların bağımsızlığı, ayrıntılı bir biçimde ve çok yönlü olarak güvencelenmiştir (md.138).

 Cumhur İttifakı liderleri, söylem-işlem ve eylemleri, bu üç Anayasa maddesinin ihlalinde öncesi/esnası/sonrası bakımından belirleyici değil mi?

Gün geçmiyor ki, her iki parti lideri, alt başlıkta belirtilen sözcükler eşliğinde demokratik muhalefetin anayasal haklarını hedef almasın veya düşünce ve toplu özgürlük öznelerini darbecilikle yaftalamasın.

Böyle olunca, aktarılan maddeler, anayasal haklarını kullananlar için güvence olarak öngörüldüğü halde, tam tersine, suçlanma vesilesi olabiliyor.

 

İTİRAF VE İÇTENLİK

Bu bağlamda İHEP nasıl yorumlanmalı veya anlamlandırılmalı?

Bir kez, Türkiye’de sistematik insan hakları ihlalleri resmen itirafı ve şu gerçeğin teyidi: İktidar yozlaştırır; tek kişi iktidarı ise mutlaka yozlaştırır.

Sonra, İHEP, Avrupa Konseyi (AK) ve Avrupa Birliği (AB)’nin, “İnsan Hakları Eylem Planının Uygulanmasını ve Raporlanması Destekleme Projesi” çerçevesinde hazırlanıyor. Projenin toplam bütçesi 1.200.000 Avrodur.

Haliyle sorgulamak gerek:  İnsan hakları savunucuları bundan böyle, cop, biber gazı, fiziki şiddet eşliğinde kitlesel gözaltılara tabi tutulabilecek mi? Yine özgürlük özneleri, dış güçlerin maşası, işbirlikçiler ve teröristler şeklinde yaftalanarak Anayasayı  askıya alıcı uygulama sürecek mi?

 

ÇELİŞKİLER DEVAM ETTİĞİNE GÖRE

Her şeye karşın İHEP bir umut ışığı olabilir mi? sorgulaması yapılırken; Cumhur İttifakı’nın büyük ortağı, dokunulmazlıklar için, ‘TBMM’de eller  kalkar ve iner’; küçük ortağı ise, ‘HDP ya kapanacak ya kanacak!’ söylemini sürdürüyor.

Böylece, insan hakları reformunu bir siyasal propaganda aracı olarak ulusal ve uluslararası topluma açıklayanlar, Anayasayı ihlal iradesinden vazgeçmiş değil.

 

SÖYLEM/EYLEM/İŞLEM

Söylem: İktidara henüz gelmiş gibi insan hakları ihlalleri itirafında bulunan muktedirler, öncelikle ‘siyasal sövgü’ dillerini değiştirmeli. Ne ölçüde? Anne-babalar, çocuklarıyla birlikte siyasal söylemleri dinleme ve izleme ölçüsünde.

Eylem: Muhaliflerin özgürlüklerini  kullanmalarına eylemli ve şiddetle müdahale edenler, kendi toplantılarında da yurttaşların yaşamlarını tehlikeye düşürmekten vazgeçmeli. Anayasa’ya aykırı olarak işgal ettikleri parti genel başkanlığını da bırakmalı.

İşlem: Anayasa hedefini, tek kişi yönetimi yerine demokratik hukuk devleti inşasına yöneltmeli.

Aksi halde, İHEP ve anayasa, keyfi yönetimi perdeleme işleviyle katkıdan çok zarar getirir. 

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 4 Mart 2021)

Yoruma kapalı.