ECEVİT HÜKÜMETİ Mİ, ERDOĞAN “YÖNETİMİ” Mİ İSTİKRARLI?

ECEVİT HÜKÜMETİ Mİ, ERDOĞAN “YÖNETİMİ” Mİ İSTİKRARLI?

Kabine değişikliği gayet tabiidir” diyen CB Erdoğan, bunu değişen koşullara bağlıyor. Buna karşılık,  hükümet istikrarsızlığı gerekçesiyle kaldırdığı parlamenter rejimi, kaos dönemi olarak karalamayı sürdürüyor. Bilgi kirliliği yaratılarak geçmişi karalama, monokrasi için  meşrululuk aracı.

Hükümet istikrarı ve siyasal istikrar kavramları farklılaşsa da, monokratların hükümet istikrarına verdikleri anlam bakımından bir karşılaştırma, demokratik rejime dönüş için ufuk açıcı.

 Son koalisyon olarak 57. Hükümet ve tek kişi yönetiminde kaç bakan değişti?

 

SAYILAR 

Parlamenter rejimin DSP-MHP-ANAP’tan oluşan Ecevit Başbakanlığındaki  son koalisyon (güçbirliği) hükümeti (1999-2002), 19 devlet ve 17 hizmet olmak üzere  toplam 36 bakan/lık  ile yola çıktı. 8’i hizmet, 13’ü devlet olmak üzere 21 bakan değişti. (Bu sayıya, partiden de çekilen 10 DSP’li bakanın istifası dahil; ama, son üç ay seçim dönemi değişiklikleri  değil).

Devlet Bakanlıklarını kaldıran Erdoğan, 16 hizmet bakanlığı ile yola çıktı  ve 8 bakan değişikliği yaptı; bakanlık sayısını 17’ye çıkardı (2018-2022)

Görüldüğü gibi yaklaşık 3 yıl 6 aylık zaman diliminde, sayı olarak karşılaştırılabilir değişiklik var.

Üstelik, artık ne hükümet var ve haliyle koalisyon da yok, ne de güvenoyu. 

Hükümet istikrarı için eğer ölçüt, hükmet ve bakanların değişmesi ise, her konuda tek başına karar veren Erdoğan döneminin Ecevit dönemine göre daha istikrarsız olduğu açık.

 

NEDENİ

Hangi bakanın neden gittiğini, yenilerinin hangi özellikleri nedeniyle  tercih edildiğini, bir kişi dışında kaç kişi biliyor?

Değiştirme nedenlerini ve değişecekleri; 

TBMM üyeleri bilmiyor,

AKP-MHP vekilleri bilmiyor,

Acaba diğer bakanlar ne kadar biliyor?

Özetle, kim biliyor bir bilen dışında?

Örneğin,  “değişen” hangi koşullar, Adalet Bakanı’nın değişmesini gerekli kıldı? 

 

SORUMLU/SORUMSUZ

Ecevit Hükümeti, üç parti arasında hassas dengeler üzerinde duruyordu; üstelik Meclis’e karşı sorumluluk vardı.

Erdoğan, Ecevit+36 Bakanın birlikte kullandığı yetkiler ötesinde Devleti temsil yetkisine de sahip, TBMM önünde sorumluluğu yok; bakanlar, yemin  ve bütçe dışında Meclis’e uğramıyor bile. Saray’dan kopuk olan bakanlar, birbirinden de kopuk…

 

SİYASAL İSTİKRAR

57. Hükümet döneminde Bakanlar Kurulu 116 kez toplandı. İlk toplantı, Hükümet`in güvenoyu aldığının ertesi günü olan 29 Mayıs`ta, son toplantı ise 6 Kasım 2002`de veda amacıyla yapıldı. TBMM de pek yoğun çalıştı ve önemli düzenlemeler gerçekleştirdi.

Tek kişi yönetimi, “fiili kabine” toplantıları dışında hangi karar düzeneklerini kullandı?

Hükümet istikrarına göre daha geniş bir kavram olan siyasal istikrar bakımından, tek kişi yönetiminin Türkiye’yi içine sürüklediği  bunalım, 2001 krizine çok daha derin ve kalıcı.

 

HUKUK/PARALEL

Yapısal sorun ötesinde,  Anayasa ve hukuka yürürlükteki haliyle bile saygı göstermemek de, başlıca neden: ‘Kabine’ diyor Erdoğan, ne ki bu kavramın hukuki dayanağı yok. Bakanlar arasında dayanışma bir yana,  birbirinden ne denli kopuk oldukları, hatta birbirine ne kadar karşıt söylem ve duruşlarda oldukları,  bütçe görüşmelerinde açıkça gözlenebiliyor.

“Af” da hukuki dayanaktan yoksun? Anayasa’ya göre  Cumhurbaşkanı, “bakanları atar ve görevlerine son verir”.

Oluşumuna katkıda bulundukları paralel yapının varlığını resmen teşhir edenler,  bu kez, yine hukuk dışında kendi paralel yapılarını kurdular:  Bakanlar için, hukuk ve liyakat bir yana,  nedeni ve gerekçeyi bile ortaya koyma gereği duymayan  “her yerde hazır ve her şeye nazır kişi”nin,  bürokratları atarken ve görevden alırken ne denli öznel, keyfi ve yanlı tercihlerde bulunduğu kolaylıkla anlaşılabilir.

 

YENİDEN KURULUŞ İÇİN

“İstikrar”, yıkım gerekçesi olarak kullanıldı…

Şimdi sıra, demokratik parlementer rejime dönme gerekçesi olarak, monokrasinin neden olduğu “kaos”u kullanma zamanı.

Yüzyıl önce Kurtuluş-Kuruluş, yaklaşık 5 yıl sürdü; Türkiye’nin 5 yılını heba eden Saray’dan seçim yoluyla kurtuluş ve kuruluşun ilk ve ön koşulu; bunun öncülüğünü yapan ( başta CHP/HDP/İYİ P. ve diğer) partilerin, yakın geçmiş üzerine yaratılan “bilgi kirliliğini temizlemek”le  yola koyulmaları…

 

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 03.02.2022)

Yoruma kapalı.