GEZİ’DEN TANDOĞAN’A ‘TÜRKİYE AHALİSİ’

GEZİ’DEN TANDOĞAN’A ‘TÜRKİYE AHALİSİ’

Cumhuriyet’in 2. Yüzyılına doğru, Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBDBY), “Kişi+Parti+Devlet” birleşmesine ivme kazandırdı.  Sıra, merkez+yerel birleştirmeye ve Anayasal düzeni tasfiyeye  geldi.

Yıl sonu ve yıl başı olayları, bunların işareti

 

MUHTAR, PARTİ VE POLİS

Parti Genel Merkezinde asgari ücret belirlemesi ve Saray’da muhtarlara propaganda ile tamamlandı 2023. CB sözleri, muhtarlara siyasal talimat gibi:  “Tıpkı 14-28 Mayıs seçimleri gibi 31 Mart seçimlerinde de siz kardeşlerimin bir kez daha gerekeni yapacağına yürekten inanıyorum.”

Yılın ilk sabahı gösterileri ise, Filistin halkı  yararına olmadığı gibi  Türkiye Cumhuriyeti anayasal düzenine de meydan okuyucu.

Göreve yeni başlayan 6992 polise CB,  seçim propagandası yaptı: “…, çöp çamur ve pislikten bu İstanbul’u nasıl temizlediysek Allah’ın izni ile 31 Mart itibari ile yeniden adımları atacak İstanbullunun vereceği emaneti yeniden ayağa kaldıracağız.” (5.1).

 

ANAYASAL DÜZEN-1

Aynı gün; “Milletimizi bölmek ve kışkırtmak için sayısız denemeye şahit olduk. Gezi olaylarındaki sokak terörü bunun örneklerinden” diyerek, 3.CD’nin “Anayasa ihlali” kararını destekledi.

“Ülke yönetimi yasa ve Anayasa’ya uygun değildir. Ve de suç işlemektedir” (6.10.16)  sözleriyle  ile 2017 Anayasa değişikliği adımını atmış  olan Bahçeli’nin “Can Atalay kararına uymayan hakimleri kutla“ması (6.1) üzerine,  “anayasal düzene kastetmiş bir terörist”  diyen Erdoğan, Anayasa ihlaline imza atan 3. Ceza Dairesi’nin ötesine geçti.

Oysa Gezi, 10  yıllık  Anayasasızlaştırma ve ülke yağmasına duyulan demokratik tepki idi.

Nitekim, izleyen aylarda günışığına çıkan Parti-Cemaat kavgası, fiili koalisyonun Anayasa dışı yönetimini  topluma teşhir etti.  17-25 Aralık 2013’te  kirli ilişkilerin ortalığa saçılması karşısında, ‘ne istediler de vermedik’ itirafı ardından  on yıllık yönetim  ortağının  terörist olduğunu anladı.

Hatta Cemaat ile ittifakının yarı yolunda AYM, AKP’ye “laiklik karşıtı etkinliklerin odağı” olması nedeniyle yaptırım uyguladı.

Bunun hıncıyla, “arka bahçesi” yapmak için  AYM’ye yönelik Anayasal ve siyasal operasyonlara başladı.  Ne var ki “nass” gözlüğü, hukuku görmelerini; demokrasiye inançsızlık ise, milyonların özgürlüklerini kullanarak “anayasal düzeni korumak” için meydanlara çıktığını görmelerini engelledi.

 

ANAYASAL DÜZEN-2

Yine yılın günlerinde torpil çizelgesi resmedilen Bakan yardımcısının TBMM’de, Anayasa’ya aykırılık itirazlarımıza yanıt olarak “Anayasa’ya aykırı yasa yapabiliriz” sözleri canlandı belleğimde;  AKP-MHP  “anayasa karşıtlığı koalisyonu” da. TBMM Başkanı da, Meclis’i toplantıya çağırmayarak Anayasa’yı ihlal kervanına katıldı.

 

Hedef belli: Devlet olanakları güdümünde  yerel yönetimleri de ele geçirmek ve  AYM’yi de etkisizleştirip demokratik toplumu baskılayarak ülke genelinde siyaset tekeli  kurmak.

Bu amaçla, PBDBY’de seçilmiş tek kişi, sürekli seçim işleriyle meşgul; Devlet ise, atadığı  yardımcısı ve bakanlarca kendi TALİMATLARI ile yönetiliyor.

Siyasal propaganda, valiler ve diğer kamu görevlileri toplantıları ile 31 Mart’a dek sürecek gibi.

Bu bağlamda nakarat haline getirilen ‘çukur-çöp-çamur’ karşıtı gerçekçi üçlü şu:  ‘çullanma+çökme+çürüme”.

-‘parti+polis+devlet’ yoluyla yerel seçimlere çullanmak,

– yerel yönetimlere çökmek,

– merkezi ve yerel yönetimler bütününü çürütmek..

Bu bakımdan, Tandoğan ANAYASA MİTİNGİ, ‘fikir+eylem+dayanışma’ üçlüsünde ‘Anayasal düzeni sahiplenme’ nin 2. evresi olarak okunabilir.

Dünyevi metin olarak Anayasa, din-inanç ve vicdan özgürlüğünün de güvencesidir. 2017 kurgusu, hak ve özgürlükleri işlevsizleştirdiğinden “Anayasa’ya saygı” istemi,  demokratik anayasa hedefi eşliğinde gerçekçi olur.

Unutmayalım;  bilgi kirliliği ve yalan becerisi yüksek olan Anayasa failleri gözünde, bütün yurtseverler ‘terörist’! 2010 ve 2017’de sırasıyla Cemaat-AKP ve AKP-MHP çifte ikilisi,  benzer oyunun tezgahçısı değil mi idi?

Bu nedenle CHP Genel Başkanı Ö. Özel’in 14 Ocak’ta Türkiye halkına Anayasa’ya saygı ve demokratik Anayasa için seslenmesi, ‘anayasal düzene kast’ edenleri püskürtme girişimlerinin  toplumsallaşması için itici güç olabilir.

 

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 11 Ocak 2024)

Yoruma kapalı.