Tarihin özgül ağırlığı: XX. yüzyıl dünya tarihinde yaşanan köklü değişmelere tanıklık yapan ilimiz hangisi dense, akla ilk gelen Artvin olur. Neden? 1877-78 Osmanlı-Rus harbinden sonra işgal altında kaldı. 1920’lerde Kurtuluş sağlandı; bu kez, SSCB’nin kurulmasıyla, tam tersine, öte yakaya “demir perde” çekildi. 1945’te, dünya, ideolojik anlamda ikiye bölününce, Stalin, Kars ve Ardahan’la birlikte Artvin’e yeniden göz dikti. Bölge, henüz soğuk savaşın gerginliğini üzerinden atamamışken, 1989’da dünya tek kutuplu hale gelince, bu kez sadece kapılar açılmakla kalmadı; ticarî, iktisadî ve turistik ilişkiler ağı da gelişti, Batum havaalanının ortak kullanımına kadar…
Ankara’nın politikası: Artık dış tehdit kalmamıştı; sıra, Ankara’nın işlem ve eylemlerine gelmişti: önce Karadeniz otoyolu, sonra, Çoruh barajları ve şimdi, Hidroelektrik Santralları (HES).
HES inşaatı, ülke bütününü kaplayan bir ağ, ama yoğunlaşma, Doğu Karadeniz’de. Artvin ise, en önde: sırasıyla 1.700, 600, 176.
Senoz (Çayeli) vadisinden Papart (Şavşat) deresine kadar, HES’lere karşı verilen mücadelenin sloganı şu: “Karadeniz isyandadır.”
Türkiye’de sınıfsal temele dayanan hak mücadeleleri, sürekli ve yaygın. Son yıllarda, doğa ve çevre yıkımına karşı etkinlikler, yeni boyutlar kazanmaya başladı. Doğu Karadeniz’de Derelerin Kardeşliği Platformu, bunun güncel örneği. Deniz kıyı şeridi kapatıldıktan ve Çoruh durdurulduktan sonra, sıra şimdi, derelerin kurutulmasına geldi; üstelik, vadiler tahrip edilerek.
HES inşaatından gözlemler: Borçka Demirciler İlköğretim Okulu kütüphanesinin açılışı vesilesiyle, hafta sonunu Artvin’de geçirdim. HES’lerin neden olacağı olumsuz sonuçlar, inşaat aşamasında bile görülebiliyor.
Çoruh baraj gölü kıyısında inşa edilen İrsa (Erenler Köyü) HES kanalları ve çevresinde inceleme yaptık Pazar günü, Yeşil Artvin Derneği ve Erenler Köyü Derneği yöneticileriyle.
HES, başka bir vadide akan dereden 5 km.lik kapalı kanal ile akıtılacak su ile çalışacak. Henüz inşaat bitmeden deneme sırasında açık kanallarda meydana gelen patlama, çevresel yıkımlara yol açmış. İnşaatın, Erenler Köyü ve civarında neden olduğu zararlar ise gözle görülebiliyor. Gerisini, doğa harikası köyün sakinleri anlatıyor, teknik verilerle destekli bilgilerle…
Hukukî ve idarî olarak Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yapılmadan başlayan ve teknik açıdan yapım hatalarının damgaladığı sürecin neden oldukları, bunlarla sınırlı değil: suyunu aldığı dereyi kurutacak. Otingo yamacından Borçka’da Çoruh’a kavuşan Devskel Suyu, HES faaliyete geçince akmayacak…
Taşıma suyla çalışacak HES, elektrik üretimine katkıda bulunacak. Ama şimdiden doğa ve çevre üzerinde onarılması güç veya olanaksız zararlara yol açtı; açmaya da devam edecek. Götürdükleri ve götürecekleri, getireceklerine oranla vahim.
Rize’de yargıçlar var: Derelerin Kardeşliği Platformu, HES projelerine karşı mücadelesini, demokratik ve hukukî süreçte yürütüyor.
Rize İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmenin durdurulması ve iptal kararları, çevre hakkı pratiği bakımından kayda değer: Papart deresi ve yan kolları üzerinde kurulması öngörülen HES için olumlu ÇED Raporunun yürütmesini durduran Mahkeme’ye göre, “…bilirkişi raporunda tespit edilen sorunların ve belirsizliklerin giderilmesi ve uyuşmazlığa konu HES ve eklentilerinin çevreye vereceği zararın kapsamlı ve gerçekçi hesaplamaların yapıldığı bir ÇED çalısması ile tespit edilmesi gerekirken……projesi için davalı Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından ÇED olumlu kararı verilmesinde hukuka ve mevzuata uyarlılık görülmemiştir…” (31.12.09).
Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararının yürütmesini de durduran Mahkeme’ye göre, “yüklenilen görevin hassayiyeti ölçüsünde yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadan kararların alınması…., tabii ve kültürel değerler üzerinde geri dönülmez ve telafisi mümkün olmayan zararlar yaratacağından, bu kararları alan karar vericiler hakkında da hukuki ve cezai sorumluluklar doğuracaktır” ( 30.03.10).
Değinilen ve diğer kararların ortak yönü, tutarlı gerekçelere dayalı olması… Çevrecilere göre, yargı kararlarının gereklerini yerine getirmeyen Merkezi yönetim, bölge illerindeki yöneticileri de, HES inşaat şirketlerinin hizmetine sokma azminde.
Gelecek kuşaklar için: Bu sorunları, hafta başında çevre hakkı ve insan hakları temelinde Demirciler öğrencileri ile paylaşmaya çalıştım; ilçe yöneticileri ve öğretmenleri huzurunda, pırıl pırıl öğrencilere, tarih ve coğrafyanın buluştuğu mekân bilincini hatırlatarak…
Soru: HES’ler “insansızlaştırma” sonucunu doğurur mu? Şimdilik görünen, “ekosistem”sizleştirme.