İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ (İHEB) VE BAROLAR

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ (İHEB) VE BAROLAR

  1. 10 Aralık 1948 günü BM Genel Kurulunca kabul edilen İHEB’e göre; “Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar.”
  2. İHEB, “hukuk (kuralı) olarak kabul edilen genel bir uygulama” (Uluslararası Adalet Divanı Statüsü, md.38/1.b) ile teamül (yapılageliş) gücü kazanmış ve uygar uluslarca tanınmış hukukun genel ilkeleri”nden (md.38/1,c) biridir.
  3. Türkiye Cumhuriyeti, İHEB’in gereğini yerine getirdi: “Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun (…) sayılı kararıyla kabul edilen ilişik “İnsan Hakları Evrensel Beyanname”sinin Resmi Gazete ile yayınlanması ve yayından sonra okullarda ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması, (…) Bakanlar Kurulunun (…) toplantısında kararlaştırılmıştır.” (R.G.: 27 Mayıs 1949-16199).
  4. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS/1950) de, Evrensel Bildirge’yi, esin kaynağı ve hareket eşiği olarak aldı. Türkiye Cumhuriyeti, kurucu devletleri arasında yer aldığı Avrupa Konseyi (1949) tarafından hazırlanan ve dünyanın en güçlü insan hakları koruma düzeneğini kuran İHAS’a 1954’te taraf oldu.
  5. Uluslararası ve bölgesel insan hakları belgelerine esin kaynağı olması ötesinde, söz konusu belgelerle somutlaştırılmış ve zenginleştirilmiş olan İHEB, anayasaların birincil referans kaynağı ve jus cogens (uluslararası hukukta emredici norm)’tir.
  6. Adil yargılanma hakkı, İHEB’in tanıması ile evrensel nitelik kazandı: “Herkes, haklarının, vecibelerinin veya kendisine karşı cezai mahiyette herhangi bir isnadın tesbitinde, tam bir eşitlikte, davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından nesafetle ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir” (md.10).
  7. İnsan haklarına dayanan laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti, “Adalet anlayışı” (md.2) üzerine inşa edilmiş olduğundan “İnsan haklarını korumak, Cumhuriyeti korumaktır”.
  8. Birbirinden ayrılmaz ve bölünmez bir bütün oluşturan hak ve özgürlüklerin geriye götürülmezliği ilkesi ışığında adil yargılanma hakkı, sav+savunma+hüküm eşit bileşeni ile gerçekleşir.
  9. Avukatlık andı ve Kanununa göre, hukuku ve insan haklarını korumakla yükümlü olan Barolar ve avukatlar, “anayasal norm, uluslararası sözleşmeler ve hukukun genel ilkeleri” üçlüsünden oluşan hukuk düzeninin savunucusudur.
  10. Bağımsız baro ve özgür savunma bilinci ile İstanbul Barosu, Yasama, Yürütme ve Yargı organlarını İnsan Hakları (md.2) gereklerini yerine getirmeye çağırır.

Yoruma kapalı.