“ İNSANLIĞIN ORTAK GELECEĞİ İÇİN ÇAĞRI ”

- Devamı için tıklayınız -

İNSANLIĞIN ORTAK GELECEĞİ İÇİN ÇAĞRI

“Biz hukukçular ve çevre hukuku dernekleri, Rio de Janeiro (Brezilya) Birleşmis Milletler Konferansı’nın bütün katılımcılarına, bu Konferansın, bugünkü ve gelecek kuşakları, çevresel felaketlerden korumak amacıyla, Konferansı, canlıların ve insanlığın hizmetine yönlendirmesi için açık çağrıda bulunuyoruz.” (…)

Diğer hukuk dallarına göre yeni gelişen çevre hukuku, giderek disiplinlerarası çalışmaları sıklaştırıyor. Yine, “yeni haklar” arasında yer alan çevre hakkı, bir yandan insan hakları bütününde anlam kazanırken; öte yandan, mevcut kurumlar, ilişkiler ve düzenlemeler üzerinde yeniden düşünmemizi gerekli kılıyor.

İKİ KONU VE İKİ ETKİNLİK:

ilki, insan haklarI ve afetler; diĞeri ise, “Rio+20 = çevre için hangi beklenti?” ( HukukçularIn ve çevre hukuku derneklerinin 3. DÜnya ToplantIsI).

Limoges Üniversitesi, bu hafta, hazırlık çalışmaları, Prof. Michel Prieur’ün öncülüğünde geçen yıllar ve aylardan beri yürütülen bu konunun olgunlaştırılmasına ev sahipliği yapıyor (26 Eylül-1 Ekim).

İNSAN HAKLARI VE AFETLER(DROITS DE L’HOMME ET CATASTROPHES):

Doğal afetler, teknolojik gelişmelerin neden olduğu felaketler ve karma nitelikte olanlar: deprem, su baskını ve heyelan, nükleer santral, maden ocakları, orman yangınları, kuraklık, iklim değişikliği,…

Bu felaketleri önlemek veya yıkıcı etki ve sonuçlarını denetlemek ve en aza indirmek için insan hakları nasil bir işlev görebilir? Bu sorunlara yanıt verebilmek için hak ve özgürlükler bütününü gözden geçirmek gerekiyor: yaşam hakkından görüntü (imaj) hakkına kadar.

Arjantin’den Vietnam’a kadar, farklı doğal ve teknolojik felaketlerle boğuşan devletlerin, -mevzuat dahil- anayasal düzenlemeleri, siyasal-idari yapıları ve uygulamaları, afetlere nasil yanıt veriyor? Afetlerden önce, afetler esnası ve sonrası ile insan hakları arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?: İlk, ikinci veya üçüncü aşama ile ya da her üç aşama ile yoğun, orta veya zayıf derecede iliskişi olan insan haklariı kategorileri üzerinde teker teker tartışma yapılıyor…

Bunda, devletlerin onayladıkları veya onaydan kaçındıkları uluslararası alanda geçerli büyük insan hakları belgeleri ölçüt alınıyor. Bu bilimsel etkinliklerin merkezinde, bir uluslararası sözleşme tasarısı hazırlığı da var: Çevresel Göçmenlerin Uluslararası Statüsüne Ilişkin Sözleşme.

İklim degişikliği ve diğer afetler nedeniyle yerlerini yurtlarını terketmek zorunda kalan insanların hukuki statüsüne ilişkin düzenleme… (Bir tür, siyasal sığınmacıların öbür yüzü. Ikisi arasında ilişki yok değil…).

Kuşkusuz, bütün bu çalışma ve tartışmalar sırasında Türkiye’nin deneyim ve zaafları da gündeme gelmiyor değil. Mesela, afetlere ilişkin kayda değer bir mevzuata sahip olduğu halde, doğal afetelere ilişkin Anayasa md.119’un neden hiç uygulanmadığı… Kuşkusuz konu, bütün bu sorunların, yeni anayasa “seferberliği”! sırasında ne kadar gözönüne alınacağı da tartışılabilir, ama herhalde yeri, bu yazi değil.

RİO DÜNYA ZİRVESİ:

Rio DÜnya Zirvesi (4-6 Haziran 2012) hazIrlIk amacIyla gerçekleştirilen ve çevre hakkı ve hukukunun ulusal ve uluslararası boyutlarıyla tartışıldığı toplantı sonucunda imzaya açılacak metnin ilk paragrafı, yazının başına alındı. Son paragrafı ise şöyle:

“Biz hukukçular (…), Halkların temsilcileri olan Devletleri, 2012 Rio Konferansını, Insanlığınn ortak geleceği için tarihsel bir dönüm eşiği haline getirmeye çağırıyoruz.”

Yoruma kapalı.