İbrahim Kaboğluİbrahim Kaboğlu İbrahim Kaboğlu
RSSFacebookTwitter
  • Hakkımızda
  • Galeri
  • Anayasa-Der
KANAL İSTANBUL, PARİS ANLAŞMASI’NA AYKIRI

KANAL İSTANBUL, PARİS ANLAŞMASI’NA AYKIRI

“Bu büyük bir vizyon büyük bir projedir. Bizde bir muhalefet var, ikide bir çıkıyor her projeye olduğu gibi bu projeye de karşı çıkıyor. Kanal İstanbul’a ilgi duyan ülke ve şirketlere de tehditler gönderiyor ‘asarım keserim’ vesaire diye. Öyle ki kimse bu tehditleri ciddi bulmuyor çünkü bu olaylara bakışları ciddi değil. Biz kardeş Malezya ve firmalarının böyle bir önemli projede yer almasından ancak memnuniyet duyarız. Devletimizin kasasından bir kuruş çıkmadan büyük projeyi inşallah hayata geçireceğiz”  sözleri, Dış İşleri bakanı M. Çavuşoğlu’na ait (19.12.21).

CHP-HDP-İYİ Parti’yi, basın önünde Malezya Dış İşleri bakanına jurnallemek, tam bir demokrasi düşmanlığı. Özeti şu: bizde ne para ne de demokrasi var; gelin büyük yıkım projesini siz gerçekleştirin.

Anayasa md. 90 ve 56 çerçevesinde yasalara üstün olan Paris Anlaşması (R.G.:7.10.21), Dış İşleri Bakanlığı için de bağlayıcı.

Paris Anlaşması (4.11.16), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS)’nin, sürdürülebilir gelişmeyi sağlamayı ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasını öngören hükümlerini güçlendirmeyi amaçlamakta ve küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulmasını ve artışın 1,5°C’nin altında tutulmasına yönelik çabaların sürdürülmesini hedeflemekte.

Sözleşme ve Anlaşma, ekosistem ve ekolojik denge bağlamında çevresel haklar ekseninde yer alır: “Bu Sözleşme’de belirtilen konularda eğitim, öğretim, kamu farkındalığı, kamunun katılımı, kamunun bilgiye erişimi ve her seviyede işbirliği” önemlidir (Başlangıç).

Türkiye’nin, iklim değişikliğinin engellenmesi, çevre sorunlarının çözümü ve bu sorunların kökenine müdahale etme konusunda etkili adımlar atma yönünde üstlendiği yükümlülükler, Paris Anlaşması’nın ve onun bir tür anayasası olan BMİDÇS çerçevesinde yer alır.

Türkiye Devleti, 2015’te BM Genel Sekreterliği’ne sunduğu ulusal katkı beyanı ile emisyon artışını 2030 itibariyle yüzde yirmi bir azaltma taahhüdünde bulundu.

Oysa, Kanal İstanbul projesine ilişkin 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Türkiye’nin Paris Anlaşması’ndan kaynaklanan uluslararası yükümlülüklerini ihlâl eder nitelikte: yapılaşma ve nüfus yoğunluğunun artması, sera gazı salınımlarını arttıracak; doğal alanların yok edilmesiyle yutak kapasiteleri azalacak ve söz konusu değişiklikler ısı adalarının oluşmasına ve gazların iklim değişikliğine etkilerinin artmasına yol açacaktır.

Bu nedenle Kanal İst., iklim değişikliğini önlemek veya en aza indirmek ve zararlı etkilerini azaltmak amacıyla önleyici önlemler almak ve sera gazı salınımının azaltılmasını hızlandırmak hedef ve yükümlülüklerine (md.2) aykırı.

“Bu Anlaşma’nın etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla, gelişmekte olan Taraf ülkelere destek verme ihtiyacı” (md.3), destek alan Devlet’in yatırım önceliklerini gözetme yetkisini öne çıkarmakta ve;  “…emisyonlar ve giderimler ile ilgili hesap verirken Taraflar, çevresel bütünlük, şeffaflık, doğruluk, tamlık, karşılaştırılabilirlik ilkelerini gözetir…”(md.4/13).

Diğerleri arasında bu iki hüküm de, Türkiye’nin büyük yatırımlarının saydamlığını gerekli kılmaktadır.

Kanal İstanbul yalnızca inşaatının yılda 1,7 milyon ton ek karbondioksit salınımına neden olacağı ÇED Raporunda belirtilmiştir. Proje ile arttırılan yerleşim alanlarının neden olacağı nüfus artışı da, sera gazı salınımını yükseltecek.

Proje ile toplam 13.400 hektar orman arazisi yok olacak, 394.000 ağaç kesilecek. Ormanların özel izinlerle farklı kullanımlara özgülenmesi, kentin geleceği açısından onarımı güç olumsuz etkiler yaratacak. Sera gazı yutak ve rezervuarı işlevi gören ormanların yok edilmesi, Anlaşma md. 5 ve  Anayasa’nın, ormanları koruyucu md. 169’a da  açıkça aykırı.

ÇED süreci,  “Taraflar uygun şekilde iklim değişikliği eğitimini, öğretimini, toplum bilincini, halkın katılımını ve bilgiye açık erişimi bu adımların işbu Anlaşma kapsamındaki eylemleri güçlendirmek için öneminin bilinciyle güçlendirecek tedbirler alınmasında işbirliği yapacaklardır”(md.12) hükmüne aykırı olarak yürütülmekte.

“ Bütün ekosistemlerin, Toprak Ana olarak adlandırdığı biyoçeşitliliğin korunmasının önemi ve iklim değişikliğine müdahalede faaliyete geçerken “iklim adaleti” kavramının önemi” (Bşlg.), Kanal İstanbul planlama alanı içerisinde ve yakın çevresinde  Karadeniz ve Marmara Denizi arasında bir ekolojik koridorun korunmasını gerekli kılmakta. Ekolojik kuşak ve koridorların ana bileşenleri olan  içme suyu havzaları ve orman alanlarında düşük yoğunluklu da olsa kentsel yapılaşma, söz konusu ekolojik koridorları olumsuz etkileyecek ve iklim değişikliğinin de etkisiyle kentin yapılaşmış alanlarındaki ısı adaları, hava kirliliği vb. sorunları daha da artıracaktır. Bölgeye nüfus çekici  plan değişikliği de, yüksek yoğunluklu yapılaşma baskısı yaratacak ve zamanla bölgedeki yaşamsal önemdeki ekosistemler yok olma tehdidi ile karşılaşacaktır. Kanal çalışmasından çıkacak çok büyük hacimli hafriyat/kazı atıklarının deniz dolgusu olarak kullanılması durumunda dolgu malzemesi, deniz suyu ile etkileşime girecek ve deniz ekosisteminin zarar görmesine yol açacaktır.

Özetle, Kanal İstanbul, Paris Anlaşması’na aykırılık oluşturacağı kadar, başta Barselona ve Bükreş gelmek üzere, taraf olduğumuz birçok uluslararası sözleşmeyi ve uluslararası çevre hukukunun temel ilkelerini de ihlâl ederek, Türkiye’nin uluslararası sorumluluğunu gündeme getirecektir.

 

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 23 Aralık 2021)

Yoruma kapalı.

Son Yazılar

  • KPD ayrıştırıcı,  DHD ise birleştirici
  • DEPREM, SEÇİMLER VE ÜNİVERSİTELER
  • SEÇMEN İRADESİNİ GÖLGELEYİCİ ZORLAMALAR
  • OHAL’DE SEÇİME HAYIR!!!
  • AFET HUKUKU ACİLİYETİ

Son Yorumlar

    Arşivler

    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019
    • Şubat 2019
    • Ocak 2019
    • Aralık 2018
    • Kasım 2018
    • Ekim 2018
    • Eylül 2018
    • Ağustos 2018
    • Temmuz 2018
    • Haziran 2018
    • Mayıs 2018
    • Nisan 2018
    • Mart 2018
    • Şubat 2018
    • Ocak 2018
    • Aralık 2017
    • Kasım 2017
    • Ekim 2017
    • Eylül 2017
    • Ağustos 2017
    • Temmuz 2017
    • Haziran 2017
    • Mayıs 2017
    • Nisan 2017
    • Şubat 2017
    • Ocak 2017
    • Mart 2016
    • Şubat 2016
    • Ocak 2016
    • Aralık 2015
    • Kasım 2015
    • Ekim 2015
    • Eylül 2015
    • Temmuz 2015
    • Haziran 2015
    • Mayıs 2015
    • Nisan 2015
    • Mart 2015
    • Şubat 2015
    • Ocak 2015
    • Aralık 2014
    • Kasım 2014
    • Ekim 2014
    • Eylül 2014
    • Ağustos 2014
    • Temmuz 2014
    • Haziran 2014
    • Mayıs 2014
    • Nisan 2014
    • Mart 2014
    • Şubat 2014
    • Ocak 2014
    • Aralık 2013
    • Kasım 2013
    • Ekim 2013
    • Eylül 2013
    • Ağustos 2013
    • Temmuz 2013
    • Haziran 2013
    • Mayıs 2013
    • Nisan 2013
    • Mart 2013
    • Şubat 2013
    • Ocak 2013
    • Aralık 2012
    • Kasım 2012
    • Ekim 2012
    • Eylül 2012
    • Temmuz 2012
    • Haziran 2012
    • Mayıs 2012
    • Nisan 2012
    • Mart 2012
    • Şubat 2012
    • Ocak 2012
    • Aralık 2011
    • Kasım 2011
    • Ekim 2011
    • Eylül 2011
    • Ağustos 2011
    • Temmuz 2011
    • Haziran 2011
    • Mayıs 2011
    • Nisan 2011
    • Mart 2011
    • Şubat 2011
    • Ocak 2011
    • Aralık 2010
    • Kasım 2010
    • Ekim 2010
    • Eylül 2010
    • Temmuz 2010
    • Haziran 2010
    • Mayıs 2010
    • Nisan 2010
    • Mart 2010
    • Şubat 2010
    • Ocak 2010
    • Aralık 2009
    • Kasım 2009
    • Ekim 2009
    • Eylül 2009
    • Ağustos 2009
    • Temmuz 2009
    • Haziran 2009
    • Mayıs 2009
    • Nisan 2009
    • Mart 2009
    • Şubat 2009
    • Ocak 2009
    • Aralık 2008
    • Kasım 2008
    • Ekim 2008
    • Eylül 2008
    • Ağustos 2008
    • Temmuz 2008
    • Haziran 2008
    • Mayıs 2008
    • Nisan 2008
    • Mart 2008
    • Şubat 2008
    • Ocak 2008
    • Aralık 2007
    • Kasım 2007
    • Ekim 2007
    • Eylül 2007
    • Ağustos 2007
    • Temmuz 2007
    • Haziran 2007
    • Mayıs 2007
    • Nisan 2007
    • Mart 2007
    • Şubat 2007
    • Ocak 2007
    • Aralık 2006
    • Kasım 2006
    • Ekim 2006
    • Eylül 2006
    • Ağustos 2006
    • Temmuz 2006
    • Haziran 2006
    • Mayıs 2006
    • Nisan 2006

    Kategoriler

    • Bilimsel Makaleler
    • Genel
    • Güncel
    • Kitaplar
    • Köşe Yazısı
    • Söyleşiler
    • Videos

    Meta

    • Giriş
    • Yazı beslemesi
    • Yorum beslemesi
    • WordPress.org