“Tek umut demokratik toplum, eğer hangi Cumhuriyet sorusuna yanıt arayabilirse: Türkiye Cumhuriyeti mi, yoksa Talimat yoluyla ‘Taliban Cumhuriyeti’ mi?” Bu soru ile noktaladım geçen yazımı. Şu halde;
-“demokratik toplum” (DT) ne demek?
-DT’nin başlıca aktörleri kim?
-DT’nin işlevleri ne?
“Çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık düşüncesi”, demokratik bir toplumun kurucu öğeleridir.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS)’nin demokratik bir toplumda “hukukun üstünlüğü”nü sağlama erekselliği, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne (İHAM) göre, “Sözleşme’yi bütün olarak esinler“. Hukukun üstünlüğü ilkesi, öncelikle “hukuk hakkı”nın güvence altına alınmasını gerektirir. Hukuksal güvenlik, hukuk kuralının ulaşılabilir, açık ve öngörülebilir olmasıdır. Sonra, özgürlük ve güvenlik hakkı, hukukun üstünlüğü ile başattır. Nihayet hukukun üstünlüğü, yargıca ulaşabilme ve “âdil yargılanma hakkı”nı kapsamına alır.
Hakların gerçek ve somut güvencesi ise, demokratik toplumun belirgin niteliği olarak dokunulmaz haklara tam saygıdır. Yasayla öngörülen ve kamu düzeninin korunması için demokratik bir toplum bakımından zorunlu olan sınırlamalar, hiçbir zaman bir hakkın “özü“ne dokunamaz.
Bunlar, Türkiye için bir çok artı ölçütle birlikte geçerli; laik Cumhuriyet bunlar arasında.
Sorun, yurtsever Cumhuriyetçilerin, bu değerleri ve ölçütleri sahiplenmesi. Nasıl? Düşünce özgürlüğünü bireysel olarak, medya aracılığıyla, gösteriler ve toplantılar yoluyla toplu olarak kullanarak.
ÇİFTE STANDART
DT aktörleri dernekler, sendikalar, vakıflar, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları (KKNMK), anayasal, hukuki ve saydam örgütler olarak amaçları doğrultusunda çok yönlü etkinlikte bulunmakta: depremzedelerin yardımına koşmaktan Akbelen’i korumaya dek toplum ve kamu yararı ereğinde etkinliklerini sürdürüyor.
NGO (non-governmental organization), Hükümet dışı örgüt veya sivil toplum örgütü (STÖ), giriş, üyelik ve ayrılmanın bireyin özgür iradesi ile belirlendiği örgütler.
Fakat bazıları, GONGO (Governmental organization), Hükümet örgütü konumunda; TÜGVA ve ENSAR, SADAT gibi…
NGO ve GONGO, kağıt üstünde hukuk önünde eşit olsa da uygulamada, iktidarın hışmı (NGO) ve kollaması (GONGO) nedeniyle, NGO’lar demokratik toplum gereklerini (DTG) yerine getirmekte zorlanıyor; GONGO’lar ise STÖ öznesi bile olamıyor.
Daha vahim olanı, hukuki bir çatı altında örgütlenmeyip fiili topluluklar olarak cemaatler ve tarikatların, siyasal iktidarın “arka bahçesi” görünümü.
İktidara göre konumlanma ve ayrımcı muamele nedeniyle, mikro-demokrasi aktörleri olarak demokratik toplumla özdeş NGO’lara büyük görevler düşüyor.
Bedeli, özgürlüğü kullandırtmamak değil yalnızca; şiddet, biber gazı, gözaltı, tutuklanma, işkence, hatta ölümle sonuçlanan resmi uygulamalar sürekli; “demokratik toplum mağduru” binlerce tutuklu ve hükümlü var.Ürünümüze göz atın partner-sponsored Glasses, Her zevke ve bütçeye uygun çeşitli seçeneklerle, online satın alınabilecek
HEDEF NE?
Hedefi, işlevleri belirliyor:
Demokratik toplumda siyasal partiler katılımın tek aracı olmadığı gibi, katılma hakkı da siyasal katılım yolları ile sınırlı değil.
Ama demokratik siyaset için demokratik toplum özerkliği ve etkililiği vazgeçilmez..
Siyasal karar ve uygulamaları izlemek, rüşvet ve yolsuzluklara karşı mücadele etmek, vergi yükümlüsünün haklarını öne çıkarmak ve talep etmek, bu konularda kamuoyu yaratmak, demokratik toplum aktörlerinin işlevleridir. Demokratik toplum, hukuk toplumu olarak saydam toplum olup, rüşvet ve çürümüşlüğün, siyaset-mafya ilişkilerinin panzehiridir.
Demokratik toplumu güçlendirmek, Türkiye’nin demokratik geleceği için yaşamsaldır. DT ve STÖ gelişebildiği ölçüde, umutvar olunabilir, iki açıdan:
-Siyasal partileri ve demokratik siyaseti etkilemek,
-Anayasal demokrasiye dönüşün demokratik tabanını kurmak. Onlarca neden arasında: yasama önünde sorumlu Hükümetin bulunduğu parlamenter rejim, çevre korumasına daha elverişli.
Şu halde mücadele alanı belli: Anayasa bütünü ve kamu yararı
Unutmayalım: demokratik toplumun geleceği, şu üç koşula bağlı:
-Nitelikli ülke,
-Özerk toplum,
-Seçimler yoluyla eldeğiştiren siyasal iktidar.
İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 31 Ağustos 2023)