SİYASET DİLİNİN  ABECESİ, ANAYASA ANDI

SİYASET DİLİNİN  ABECESİ, ANAYASA ANDI

Seçilmiş ve yönetici konumda bulunanların  görev ve sorumlulukları yetkileri ölçüsünde artar. Buna karşılık seçmenlerin ve özellikle toplumu bilgilendirmekle görevli gazetecilerin ve uzmanların özgürlük alanı daha geniş. İki nedenle:

-Siyasetçiler ve yöneticiler, toplumun geleceğine ilişkin politikaları belirler ve kararları alır; gazeteciler ve araştırmacılar, bu konularda toplumu bilgilendirir, eleştirir ve önerilerde bulunur.

-Sorumluluk makamında bulunan kişilerin sözleri, daha çabuk yayılır ve kamuoyunda yankılandığından özenli ve ölçülü bir dil kullanmalı.

Bu konuda, siyasal etik ve  hukuk öne çıkar. Üstlenilecek görevin çerçevesini çizen Anayasa andı, dünyevi ve evrensel değerleri yansıtan bir metin olduğu halde, seçilmişlerin çatışmacı ve ayrıştırıcı yarışı giderek neden ivme kazanmakta?

 

GÖREV ÖLÇÜTÜ: HAYSİYET ANDI

Milletvekili (MV) ve Cumhurbaşkanı (CB) için öngörülen iki metin örtüşüyor (md.81 ve 103):

-Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma;

– Hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma,

-Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma (CB),

-Anayasaya;   bağlı kalacağıma (CB),  sadakattan ayrılmayacağıma (MV),

-Büyük Türk Milleti önünde (MV), Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda (CB),

– “namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”

 

DÜNYEVİ  VE EVRENSEL DİL

Korumak, bağlı kalmak, ayrılmamak ve çalışmak” yükümlülükleri üzerine “namus ve şeref andı” gereği, MV ve CB  (bakanlar dahil) görevlerini ancak  HAYSİYET sözü vererek üstlenebiliyor.

And metni, çerçevesini çizdiği görev için  dünyevi ve evrensel bir dil belirliyor: bağımsızlık, bütünlük, egemenlik, hukukun üstünlüğü, demokrasi, laiklik, Cumhuriyet, adalet, dayanışma, insan hakları ve özgürlükleri, Anayasa, hukukun üstünlüğü. Toplumun huzur ve refahı, Atatürk ilke ve inkılapları gibi ulusallık vurgusu yapan kavramlar da aynı bağlamda yer alıyor. Ne var ki, içenlerin dilini de biçimlendirmesi gereken Anayasa andı sözde kalıyor genellikle.

 

İNDİRGEYİCİ SÖYLEM YARIŞI

TBMM’de temsil edilen partilerin tek ortak paydası “and” metni olduğu halde, söylemleri, çoğu zaman, din-mezhep, ırk-etnik köken ekseninde ayrıştırıcı bir bağlama kayıyor.

AKP dinsel, MHP ise etnik  söylem öncülüğünü sahiplenmesi, İYİ Parti ve HDP saflarında bu yarışı kamçıladığı gibi, dünyevi dile öncülük etmesi gereken CHP bile, mezhep ve etnik çağrışımlı indirgeyici söyleme kendini kaptırabiliyor.  Haliyle eşitlik, yurttaşlık ve laiklik üçlüsü unutuluyor.

 

CB: “EN”LER YARIŞI

Çok unvanlı CB ise, konumu gereği en yansız, en kapsayıcı ve kucaklayıcı bir dil kullanması gerekirken, “zillet/illet/terörist” üçlüsüne dayalı en ayrıştırıcı, en ötekileştirici ve nefret tohumu ekici söylemleri sürekli ve sistemli kılmış bulunuyor. Kimine talimat için, kimisini hedef gösterme ve yargısız infaz anlamında bütün unvanları ile her yerde ve Cumhur İttifakı karşıtı herkese yetişme çabasında.

 

ANAYASA DA SÖZDE KALMADI MI?

Örneğin, olmayan Bakanlar Kurulu için ‘toplanıyor’ haberi, “sözde bakanlar kurulu” tepkisi ile karşılaşır.

Yine,  TARAFSIZ CB için çok sayıda anayasal unvan arasında parti genel başkanlığı (PGB) yok. Buna karşın öncelik verdiği görev, PGB.

Hukuki ve fiili durum ayrımı bakımından, anayasal olarak CB, fiilen PGB. Hukuken olan, uygulamada sözde kalıyor; uygulamada olan ise, hukukta sözde kalıyor.

Dahası, Anayasa’nın kendisi sözde kaldı ve  demokratik hukuk devletine dönüş sağlanmadığı sürece ‘sözde’ sıfatı, CBHS gibi resmi yalanlar eşliğinde acı gerçeklikleri örtmeye yetmeyecek.

 

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 14 Ocak 2021)

Yoruma kapalı.