“YALAN TERÖRÜ” NASIL ÖNLENİR?

“YALAN TERÖRÜ” NASIL ÖNLENİR?

Kamuoyunu yaz boyu oyalamak için gündemde tuttukları iki konu: sosyal medya  ve  seçim barajı düzenlemesi. Anayasa  ise, yüzüncü yıl sopası olarak kullanılacak görünüyor; ne pahasına olursa olsun iktidarı sürdürebilmek için.

Covid-19  ölümleri 200-300’lerde seyretse de, İdlib’den şehit haberi gelmeyen gün olmasa da, seçim barajı ve sosyal medya, AKP-MHP gündemi.

Oysa, Covid-19’un neden olduğu kitlesel yıkımları onarıcı ‘sağlık ve  eğitimle ilgili, toplumsal ve çevresel  sorunlar’ bütününde yasal düzenlemeler ivedi; TBMM’nin öncelikli gündemi bunlar olmalı aslında. AKP ve MHP ise, seçim barajı ( tuzaklar, ayrı bir yazı konusu) ile, demokratik siyaset görüntüsü vermek istiyor;  sosyal medya yasakları ile, demokratik muhalefeti bastırmayı meşrulaştırıcı bir araca sahip olmak istiyor. Yani, AKP-MHP’ye özgü gündem,  seçime yönelik.

 

Unutulmak ve lekelemek

“Yalan terörü” ile meşrulaştırılmak istenen sosyal medya yasa önerisini özgürlükler hukuku tekniği  yönüyle ayrıca ele alacağım. Bu yazı ise, “resmi yalan” üzerine.

Öncelikle,  geçen yılki düzenlemeye değinmek, yasama özensizliği ve savurganlığı açısından önemli: İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla  İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 7253 sayılı Kanun (29.7.20)

Öneri, Dijital Mecralar Komisyonu yerine, alelacele Adalet Komisyonu’nda görüşüldü. İçerikle ilgili sakıncaların düzeltilmesine ilişkin  öneriler, AKP-MHP ikilisince reddedildi. (Konuyla ilgili yazım: “Sanal” çeşitlilik: medya/demokrasi/yasa, BirGün, 30 Temmuz 2020).

Unutulma hakkı”nı isteyenler, “lekelenmeme hakkı” sorusu karşısında suspus oldular, lekeleme failleri olarak.

7253 sy.lı yasa üzerine Anayasa Mahkemesi kararı beklenirken, yeni öneri ile, geçen yılkı sakınca yaratan kimi düzenlemeleri düzeltme vaatleri var.

 

Hangi yalan?

Şimdi ise “yalan terörü” diyorlar; bu kez kendilerine “hangi yalan?” sorusu yöneltilmeli.

Onlar, “Saray’da şatafat var, harcama hovardalığı yapılıyor; Saray, yalan üretim merkezine dönüştü “ vb sözleri, “yalan terörü” olarak niteleyerek savcıları, demokrasi  ve özgürlük savunucuları üzerine salacaklar…

Bu nedenle, demokrasi ve özgürlük savunucuları, “resmi yalanlar”ı gündeme getirmeli. Nedir bunlar?  Sadece iki örnek: hayır ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CBHS) yalanları.

 

“Hayır terörü”

Anayasa değişikliğine karşı çıkanlar, ‘terörist’likle suçlandı; OHAL KHK’leri yoluyla Türkiye, “sivil ölüler ülkesi” yapıldı. Resmi yalan beyanlar ve işlemler, yönetim politikası haline getirildi.

Sadece son başbakanın söz ve işlemlerinden:

-OHAL’de referandum olmaz (Ekim 2016).

-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz ve gerekçesi ilişikte sunulmuştur (Aralık 2016)

-Kurunun yanında yaş da yanıyor…KHK ek listelerinde kimlerin adının yer aldığını basından haberdar oluyoruz. Komisyon kurduk; hocalar gurur sorunu yapmasın ve  başvursun (Şubat 2017)

– Anayasa oy oranını 70 günde, 31’den 51’e çıkardık”(Haziran 2017).

Ya Anayasa yalanları? Ne dendi ve ne oldu? Sadece üç örnek:

-Koalisyona gerek kalmayacak ve TBMM özerk olacak: Cumhur İttifakı, TBMM’ye takılan ‘ters kelepçe’ gibi.

-Erkler ayrılığı sağlanacak: Yasamayı talimatla yöneten yürütme, yargıyı dualar eşliğinde güdülüyor.

-Hızlı karar alınacak: hiç karar alınmıyor; karar düzeneği de yok.

Sonuç: hepsinin tam tersi oldu…

Özetle, anayasal görev+yetki+sorumluluk gerekleri kötüye kullanılarak resmi yalanlar” eşliğinde herşey kirletildi/lekelendi: bilgi//yasa/anayasa/hukuk/ahlak ve ülke.

Şu halde ne yapmalı?

 

“CBHS ayracı kapatılmadan…”

CBHS  olarak adı bile yanıltıcı olan ‘Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme’ (PBYDBY) ayracı kapatılmadan “yalan terörü” sürecek. Neden? Çünkü,  resmi yalanlar eşliğinde kurulan CBHS, ancak yenileriyle sürdürülebilir.

Ülkenin geleceği adına CHP-HDP-İYİ Parti eleştirilerini ve yapıcı önerilerini hep geri çeviren AKP-MHP ikilisi, bir süre sonra  ‘yanılmışız, düzelteceğiz’ nakaratı ile atağa geçiyor:

-Anayasa: 4 yıl önce büyük yalanlarla OHAL ortamında dayattıkları değişiklik yerine şimdi yenisi için yenilerini üretiyor.

-Sosyal medya: geçen yıl, geçmiş ittifaklarını ‘unutturmak’ için dayattıkları düzenlemeyi  bu kez, ‘yalan terörü’ ile meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Şu halde, yapılması gereken, “yalan üzerine kurulu”  PBYDBY yerine demokratik hukuk devletini inşa hedefine kilitlenmek.

Kısacası; “yalan terörü”, ancak CBHS ayracı kapatıldığı zaman sona erer.

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 16 Eylül 2021)

Yoruma kapalı.