DEMOKRASİ ÇAĞRISI

DEMOKRASİ ÇAĞRISI

2021 sorunlarını 12 başlıkta toplayan geçen yazı,  monokrasi (tek kişi yönetimi)  ve destekçileri içindi:  AKP-MHP-BBP. Bu yazı ise, demokrasi yanlıları için yeni yıl öneri ve uyarıları: CHP, HDP, İYİ Parti, TİP, Saadet ve Deva Partileri gibi TBMM’de grubu  ve temsilcisi bulunan partiler başta, Gelecek Partisinden Sol Parti’ye kadar geniş bir yelpaze ve demokrasiyi savunan toplum kesimleri. Muhatap, bu kez iktidar değil, iktidar adayları, yani demokrasi savunucuları.

1) DOĞRU VE GERÇEK BİLGİ: Dezenformasyon sürecinde kurulan parti başkanlığı yoluyla tek kişi yönetimi, doğru ve gerçek bilgi yaymaya çalışanları bile, terörist yaftasıyla adliyelere sevke  başladı. Şu halde,  yurttaşların bilgilenme hakkı, demokrasi için temel ve önkoşul. Gerçekleri, en yalın biçimde elden geldiğince en geniş kesimlerle paylaşmak, tarihsel sorumluluk.

2) DÜNYEVİ HUKUK: Türkiye Cumhuriyeti, dünyevi hukuk ile doğdu ve öyle yaşayacak. Anayasa, bütün inançları ve vicdan özgürlüğünü güvence altına alır. Bu nedenle demokrasi yolcuları, dünyevi hukuk söylemini hep öne çıkarmalı. Anayasa,  güvencelediği inançları Devlet yönetimine karıştırmayı yasaklamıştır. Demokratik anayasa  yolcuları, bu konuda ikircikli bir tavra girmemeli; yasağa aykırı söylem, işlem ve eylemlere, kararlı ve sistematik biçimde karşı çıkmalı.

3) EĞİTİM VE KAMUSALLIK BİLİNCİ: Eğitim ve öğretim,  çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin  gözetim ve denetimi altında yapılır.   Okullarda zorunlu din eğitimi, din ve vicdan özgürlüğüne aykırı iken, 4-6 yaşa okul öncesi din eğitimi, Anayasa’ya  ve akla da açıkça aykırı.  Çocukların eğitimi, çevre ve toplum, eşitlik ve  özgürlük, sorumluluk ve paylaşım, hak ve emek gibi insani değerler bağlamında olmalı.

4) HUKUK YOLUYLA SİYASET: ‘Hukuk başka siyaset başka’ değil, siyaset ve demokrasi, ancak hukukun genel ilkeleri çerçevesinde  sürdürülebilir. Bu nedenle, TBMM’de muhalefetin nitelikli yasa çabası, çoğunluk dayatması karşısında müzakereci demokrasi koşullarını zorlamak olarak da anlaşılmalı.

5) YURTTAŞLIK: İndirgeyici dil yerine kapsayıcı ve kucaklayıcı hitap tarzı olarak da yurttaşlık öne çıkarılmalı.  Aşkın statü ve kavram olarak yurttaşlık, özgürlük, eşitlik ve adaletin öncülüdür. Yurttaşlık yerine, soy, din ve inanç, bölgesel aidiyet ve cinsiyetin öne çıkarılması, toplumu -tıpkı bugün olduğu gibi- hukuk ve liyakattan uzaklaştırır.

6) ÖZGÜRLÜK-EŞİTLİK-ADALET: Bu  üçlü, demokrasinin alt yapısını oluşturur. Demokrasi, öncülü olan seçimin ötesinde kurumlar, kurallar, ilkeler ve değerler bütünüdür. Bu nedenle, demokrasiyi doğru anlamlandırmak gerekir.

7) HUKUK VE İKTİSAT:  Genel ilkelere dayalı hukuk kurallarına  saygı ve hukuk güvenliği, toplumsal barışın olduğu kadar iktisadi istikrarın da önkoşulu olduğuna göre, bu bağlantıyı bilimsel temellerde işlemek gerekiyor.

8) SAĞLIK VE SOSYAL DEVLET:  Covıd-19’un neden olduğu toplumsal yıkım karşısında tıp ve hukuk gereklerini somutlaştırmak ve  ölümleri asla kanıksamamak için sosyal devlet gereklerini uygulamaya koymak, yoksulluktan çıkış ve  yolsuzluktan uzaklaşmak için de yaşamsal.

9) ÜLKESEL DEĞERLER: Tarihsel, kültürel ve çevresel değerler  bütününde Türkiye mirasını, gelecek kuşaklara  eğitim, örgütlenme ve dayanışma yoluyla aktarma iradesi ortaya konulmalı.

10) BİLİM VE LİYAKAT: Kamu yönetimi bütünü için, liyakat, uzmanlık ve bilimsel ölçütler elden geldiğince somut olarak belirlenmeli.

11) MEŞRULUK: TBMM’de monokratik dayatma ile gelecek kuşakların iradesini bağlamaya yönelik  (limanlar örneğinde olduğu gibi) yasaların meşruluğu sorgulanarak, bu tür düzenlemelerin kazanılmış haklar yaratmayacağı şimdiden açıklanmalı.

12) ÖZELEŞTİRİ -ÖZVERİ VE DAYANIŞMA: Bireysel ve ortak özeleştiri ve özveri yoluyla, sıralanan ortak ve temel değerlerde buluşma ölçüsünde  dayanışma  halkaları örülebilir.

Sonuç olarak; “iktidar bekası”, monokratlar için yaşamsal bir sorun; demokratlar ise, iktidarın el değiştirmesini yaşamsal sorun olarak algılayarak, kendi yol haritalarını, gecikmeksizin söylem, işlem ve eylemleri ile somutlaştırmak gibi tarihsel sorumluluk ve yükümlülükle karşı karşıya: zaman, ağaçlarla uğraşma değil, ormanı ve onu saran yangını görme zamanı.

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 6 Ocak 2022)

Yoruma kapalı.