“SANAL” ÇEŞİTLİLİK: MEDYA/DEMOKRASİ/YASA

“SANAL” ÇEŞİTLİLİK: MEDYA/DEMOKRASİ/YASA

Covid-19’un damgaladığı son beş ay, “bir yasa nasıl çıkarılmaz?” veya “yasama yetkisi nasıl kötüye kullanılır?” sorularının yanıtını, AKP-MHP ittifakı tipik bir biçimde verdi.

Nasıl mı?

Covid-19 döneminde 6’sı torba 12 yasa kabul edildi; toplam madde sayısı 324. Sağlık OHAL’i ile sadece ikisi ilişkili: 7244 sayılı torba yasanın  covid-19 önlemleri ile ilişkili madde sayısı 15; 7252 sayılı 10 maddelik yasanın ise,  5’i  ilişkili.

7253 sayılı yasa ise, bir gece Komisyon, bir gece Genel Kurul olmak üzere “iki gecelik”, tartışmalar ve kavgalar eşliğinde CHP-HDP-İYİ Parti karşı oyları ile kabul edildi.

SOSYAL MEDYA: ÇİFTE  KAMUFLAJ

Kamuflaj, sosyal medya ve covid-19 ilişkisi üzerine.

  • Sosyal medya, aslında Nisan’da kabul edilen 7244 sayılı torba yasa önerisinden çıkarılan maddelerden oluşuyor. Adı da çok uzun: “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve …”.
  • 7252 sayılı yasa, Plan ve Bütçe Komisyonu’na, “İşsizlik Sigortası Kanunu ve….” Başlığı ile sağlık OHAL çerçevesinde geldi; ne var ki, “Dijital Mecralar Komisyonu Kurulması ile…” başlıklı bir torba asaya dönüştü.

ÇİFTE ÇELİŞKİ

  • Dijital Mecralar Komisyonu”, 23 Temmuz günü oylanan yasa ile kurulduğu halde, aynı gün, “İnternet Ortamında…” yasa önerisi, Adalet Komisyonunda görüşülmeye başlandı. Konuyla ilgili uzman komisyon kurulduğuna göre, neden çalıştırılmadı? Kuşkusuz bu açık çelişki karşısında, İnsan Hakları veya Anayasa Komisyonu yerine Adalet Komisyonu tercihini sorgulamak ikinci plana geçiyor.
  • Kural ve kurum ilişkisi, ikinci ana çelişki. Şöyle ki; yasa önerisi gerekçesi ve sunuş tarzı, özgürlüklere ve Batı’ya yönelik. Fransa ve Almanya birincil referans. Ne var ki, yasaklayıcı kurallarla bezeli yasa metni, kurumsal düzenlemeye kapalı. Oysa, bu tür özgürlükler alanında özerk ve uzman nitelikte  düzenleyici ve denetleyici kurumlar öne çıkıyor.  Bağımsız İdari Otoriteler olarak adlandırılan bu kuruluşlar, 4. Erk olarak da nitelendirilir. Bizde  Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ise, tamamen yürütme ve idari hiyerarşik yapı içinde.

DEMOKRATİK TOPLUM SORUNU

Yasa, sanal medya iletişimi veya özgürlüğü bakımından,  “erişimin engellenmesi ve/veya içeriğin çıkarılması” şeklindeki çifte yaptırım eksenine dayanıyor.  Bir de, sosyal ağ sağlayıcı için Türkiye’de temsilcilik yükümlülüğü.

Bunlar ve diğer yasaklar, yükümlülükler ve yaptırımlar ayrıca ele alınmalı.

Fakat konu, öncelikle,  Türkiye’deki düşünce ve ifade özgürlüğünün genel durumu çerçevesinde değerlendirilmeli; daha genel olarak özgürlük-iktidar ilişkisi bağlamında ele alınmalı.

Neden? Çünkü, demokratik hukuk devletinde  yöneticiler için görev+yetki+sorumluluk, yurttaşlar için özgürlük+eşitlik+hak üçlüsü geçerli.

Bu ayrıma göre, bireyler için düşünce ve ifade özgürlüğü esas. Bu özgürlük alanı, yöneticilerin kamusal faaliyet alanlarında özellikle genişler; buna karşılık, siyasal şahsiyetlerin söylemleri, görev ve yetkilerinin artması ölçüsünde sınırlanır.

Oysa Türkiye uygulaması, sınırlı iktidar ve güvenceli özgürlük ilişkisini tamamen tersine çevirdiği gibi, medya/demokrasi ve yasa bakımından da gerçek ve sanal alanlar iç içe geçmiş durumda.

GERÇEK VE SANAL OLAN

Görsel ve işitsel iletişim özgürlüğü, iktidar güdümü ve denetiminde olduğu için, sosyal medya yurttaşların başlıca bilgilenme mecrası. Bu nedenle, geniş kitleler için demokratik toplum, sosyal medyaya sıkışmış durumda.

Anayasa’nın demokratik devlet özelliği, Cumhurbaşkanlığı+hükümet ve bakanlar kurulu yetkilerinin parti genel başkanının şahsında birleşmiş olması nedeniyle, uygulama, demokrasiden hayli uzak.

Sanal medyaya sıkıştırılmış özgürlük alanını daha da daraltmayı amaçlayan 7253 sayılı yasanın kendisi de, –R.G’de yayımlanırsa-, yapılış tarzı ve bilişim teknolojisindeki ilerlemeler karşısında sanal kalması muhtemel.

Kısacası; Türkiye’de çeşitlilik, demokratik toplumun temel öğesi olarak değil,  daha çok sanal olarak var, üstelik üç katmanlı.

 

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 30 Temmuz 2020).

Yoruma kapalı.