“ ‘Öteki’nin yüzyılı olabilir mi? ”

- Devamı için tıklayınız -

İnsan Hakları Dünya Forumu (İHDF) açılış oturumunda, “21. yüzyıl, ‘ötekiler’in yüzyılı olacak” diyordu bir konuşmacı. “Öteki” kim? Bunu dünya ölçeğinde düşünecek olursak, ne denli dallanıp budaklandığını tahmin etmek, hiç de zor değil… Yeniden soralım: ‘ötekiler’, açlık sınırında yaşayan 850 milyon insan mı, diğer çoğunluğun gözünde? Siyahlar mı, beyazların gözünde? Müslümanlar mı, Hıristiyanların gözünde?

Devlet içerisinde, ‘ötekiler’, işsizler mi, çalışanların gözünde? Emekçiler mi, işverenler karşısında? Azınlıklar mı, çoğunlukların gözünde? Mahpuslar mı, “özgürler”e göre? Ya da engelliler mi sağlamların ötesinde? Uzatılabilir… Ama değişmeyen şu: “ötekiler”, insan hakları (İH) mağduru olan kesimler, öteki-olmayan “biz”e göre.

4 İLKE/5 EYLEM

Pazartesi başlayan ve bugün sona erecek olan 4. İHDF’nin başlığı şu: “Kriz halindeki dünyada hangi insan hakları?” veya “Kriz karşısında insan hakları mı?”

UNESCO girişimiyle 2004’te kurulan İHDF, iki yılda bir Nantes’ta düzenleniyor. Öncekine, Evrensel Bildirge’nin 60. yılı damgasını vurmuştu. Şimdiki ise, dünya krizi bağlamında yer alıyor. Böyle bir Forum, İH’nın yeri üzerinde birlikte düşünmek için gerekli: yerel ve küresel ölçekte birlikte yaşamı sadece İH sağlayabilir, diyor Forum Başkanı Profesör E. Decaux.

Bu beklentilere yanıt verebilmesi için Forum, İH üzerine şu dört gerekliliğe sadık kalmalı:

Bütün İH aktörlerinin eşitlik temelinde katılımı; evrensellik hedefini kaybetmemek; evrenselliği, bölünmezliğin ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmek; etkililik ve süreklilik.

Etkililik, devletlerin uluslararası yükümlülüklerini gözetmeyi gerekli kılmakta. Kuşkusuz, İH’nın etkililiğinin en iyi güvencesi, bütün dünya yurttaşlarının haklarını ve sorumluluklarını çok iyi tanımaları:

“Bilmek, tartışmak, değişimde bulunmak, mücadele etmek ve eyleme geçmek”, İH’nı etkili ve sürekli kılmak için, ardışık beş eylemi birlikte düşünmek. Bunları, sadece ulusal ölçekte değil, Avrupa ölçeğinde ve uluslararası alanda, hatta dünya çapında göz önüne almak gerekiyor.

Uluslararasılaşma süreci, devletleri de giderek dönüşüme uğratmak durumunda. Sadece, İH uluslararası kuruluşları karşısında değil. Ulusal ve uluslararası sivil İH örgütlerinin (NGO) devlet üzerinde giderek artan etkisi biliniyor. Fakat son yıllarda açılan ve üçüncü yol diyebileceğimiz yeni bir kanal var: (devlet içi ve ötesi) özerk ve uzman kuruluşların İH alanında giderek birlikte etkinlikte bulunmaları.

ADALETİ DE KÜRESELLEŞTİRMELİ…

Haklar yelpazesi çok geniş. Örneğin, gıda hakkı, ziraati yeniden öne çıkarıyor: daha çok üretmek yetmiyor, verimlilik de gerekli; dağıtım şekli daha az önemli değil. ABD’de bir depo biyoyakıt üretimi için harcanan mısır, bir Afrikalıyı kurtarabilir çünkü.

Küreselleşme, belki iktisadî sınırları kaldırdı; ama insan sefaletini gizleyen büyük duvarlar da ördü…

Ne var ki, İH ihlâlleri, sadece dünyanın maruz kaldığı iktisadî bunalımın yıkıcı etkileri ile sınırlı kalmıyor. Din adına veya özgül durumlar adına ihlâller de oldukça yaygın…

İH savunucusu ve Nobel ödülü sahibi Av. Şirin Ebadi’nin, İran’ın dini siyasal sistemin ideolojik aracı haline getirdiğini anlatması, bir devletin resmî anlamda İH ihlâllerini de gözler önüne seriyordu.

Evet, ticaret küreselleşmişti, ama adalet değil. Bu bakımdan, İH düşmanlarını bütün dünyada kovusturmak için “küreselleşmiş bir adalet gerekliliği” paylaşılan bir görüş ve öneri. Adalet bu dünyada sağlanmalı; dolayısıyla İH için yaptırım sistemi, lâik bir bakış açısını gerekli kılıyor.

‘ÖTEKİ’ İÇİN, 4 YETMEZ, 40 FORUM…

Katalanlar, Amazigh’ler, Kürtler ve Uygurlar’ın oturumunda Katalan konuşmacı, “İyi denenle yetinmemeli, en iyisini aramak gerekir”, diyordu. Oysa, Çin’de Uygurlar, en kötü; Magreb’de Amazigh (Berberler), kötü durumda; Ortadoğu’da Kürtler, daha az kötü; Bati Avrupa’da Katalanlar iyi durumda idi… Azınlıkta olan halkların farklı durumu, devletlerin siyasal rejimi ile açıklanabilir ancak: demokrasi ölçüsünde İH ve farklı olanların hakları güvence altına alınabiliyor çünkü.

Dört gün boyunca tartışılan toplantı konuları, İH yelpazesinin ne denli genişlediğini gözler önüne sermekle kalmıyor; aynı zamanda yaşamın her alanını kucaklayan girift sorunlar yumağını kapladığını da gösteriyor. Dahası, İH, gelişmekte veya gelişmiş bütün dünya toplumlarını ayrı ayrı ve birlikte ilgilendiren değerler ve sorunlar yumağı: Mesela, Broton kültürel hareketi, AB’nin temel haklarına uygun olarak Fransa’nın Broton halkının haklarını tanıması için Avrupa Komisyonu’na şikâyette bulunuyor…

İnsanoğlu, dünyayı İH bakış açısıyla kavrayabildiği ölçüde ancak, “öteki” de saygı görebilir…

Yoruma kapalı.