“ "Anayasa Diyalektiği" ne demek? ”

- Devamı için tıklayınız -

24. yasama meclisi seçimlerine 45 gün kala, “Anayasa”, siyasal partilerin seçim beyannamelerinde kayda değer bir yer tutuyor. Acaba, “anayasa vaadi”, öncekilere göre ne gibi farklılıkları yansıtmaktadır?

“Öncekilere göre”, çünkü, yazılarımda dikkat çektiğim gibi, 6 yasama dönemine yayılan bir anayasal arayış var. Eğer bu, bir deneyim ve birikim olarak kullanılabilirse, kayda değer. Buna karşılık, öncekilerin devamı olursa, TBMM 24. yasama döneminde, yeni anayasayı ıskalayacağı gibi, yürürlükte olanın gereklerini yerine getiremeyecek; tıpkı 23. yasama döneminde olduğu gibi…

“Diyalektik yöntem”, “anayasal kısırdöngü”den çıkışa katkıda bulunabilir mi?

Bu yöntem, tek yönlü değil, farklı ilişki tarzlarına göre değişik aşamalarda düşünülebilir:

-Usul-içerik ilişkisi: Nasıl bir anayasa istiyoruz veya yeni anayasanın içeriği ne olmalıdır? Bunu, ancak, anayasaya giden yol belirler. Yani, yapım süreci: “kurucu iktidar”ın sahibi kimdir? Bunun oluşmasında öngörülen demokratik yöntemler nelerdir? Bu görevi, Kurulu iktidar olarak TBMM’nin üstlenmesiyle, anayasa yapımı amacıyla seçilen bir “Anayasa Meclisi”nin üstlenmesi, içerik yönünden farklı metinler ortaya çıkaracaktır. Böyle bir sorgulama, olağan dönemde anayasa yapım sürecinin bağrında yer alır.

-Yapım-içerik ve uygulama ilişkisi: Anayasa, toplumu geleceğe yönelik olarak nasıl şekillendirecek? Veya, özgürlükleri güvence altına alabilmek için iktidarı sınırlayabilecek mi? Kısacası, “anayasaya saygı”, ne ölçüde sağlanabilecej? Bu sorulara yanıtı, yapım-içerik diyalektiği belirler. Anayasa, elden geldiğince geniş katılımlı ve demokratik yoldan oluşan meclislerce yazılabildiği ölçüde, muhatap toplum üyelerince sahiplenilir, uzun erimli olur ve yürürlükte etkili olur. Aslında, “anayasal yurttaşlık”, sadece bir anayasal tanım değildir; yapım sürecinin yaratacağı bir algılama tarzıdır.

Bu konuda, şu yanılgıya dikkat çekmek gerekir: “halka danışıyoruz, konferanslar, paneller düzenliyoruz, halk görüşlerini beyan edebiliyor,…”. Kuşkusuz, bunlar önemli ve yararlı; ancak, sonuca etkili olabilecek mekanizmaları da beraberinde getirmesi kaydıyla. Aksi halde, halkın nabzını tutma konusunda deneyimli politikacıların seçim kampanyaları, anayasa giden yolda en etkili katılım aracı olarak görülebilirdi…

-Ulusal ve uluslararası boyut ilişkisi: BM’nin kurucu belgesi (BM Şartı, 1945), bir Dünya Anayasası olamadı; ama, anayasacılık faaliyetleri, ulusal sınırları çoktan aştı.

Devlet anayasaları, bölgeler ölçeğinde gerçekleştirilen düzenlemelerden olduğu gibi, uluslararası örgüt ve belgelerin gölgesinde hazırlanıp uygulanıyor. Bu etkileşim süreci, devletlerarası anayasal ilişkiler için de geçerli.

Günümüzde anayasalar, sadece devletlerin “dışa açılan kapı”larının hukuki çerçevesini ortaya koyan metinler olmaktan öte, ulusal – uluslar arası mekanlar arası köprü işlevi de yüklenmiş bulunuyor.

Bu çerçevede, gerek dikey ilişkiler ve gerekse yatay ilişkiler bakımından, anayasacılar ve anayasa mahkemeleri, yeri doldurulmaz bir işlev görmektedirler.

İstanbul buluşmasının anlamı:

“Anayasanın yenilenmesi” (anayasal düzenin devamlılığı sürecinde kurucu iktidar) konulu uluslararası toplantı, iki bakımdan önemli ve anlamlı:

– Seçim süreci ve yeni anayasa söylemi birlikteliği.

– Anayasal süreçte ulusal ve uluslararası ilişkilerin anlamı.

*Anayasal yöntem üzerine odaklaşan toplantı, “kurucu iktidar” ekseninde içerik ve uygulama sorunlarını da kucaklayacak: Çağdaş anayasalarda değişmez hükümlerin anlamından, yeni kurallar ve kurumlara, anayasal fren ve denge mekanizmalarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsamına alacak. Anayasa değişiklikleri üzerinde yargısal denetim, anayasal uygulamaya açılan ilk kapı olarak da görülebilir… Bu tartışmaların, seçim sürecinde “anayasal söylemin “aklileşmesi” (rasyonelleşmesi) ne katkıda bulunması temenni edilir.

*Öte yandan, Güney Afrika’dan Avusturalya’ya, Çin Halk Cumhuriyeti’nden Güney Amerika’ya, beş kıtadan konuklar, deneyimlerini paylaşacak. Bu etkileşim, anayasanın seçim meydanlarına indirgenemeyecek bir sorunlar yumağı olduğu gerçeğinin de algılanmasına katkıda bulunabilir.

Anayasa Hukuku Uluslar arası Derneği toplantısının Türkiye’de ilk kez yapılıyor olması, üzerinde ayrıca durulması gereken bir konu. Şimdilik, temenni edilen, dünya anayasacılarının bugün ve yarınki “Haydarpaşa buluşması”nın Türkiye’nin geleceğine açılacak kapıya ışık tutması…

Yoruma kapalı.