“ ANAYASAL PSİKOLOJİK ETKİ ”

- Devamı için tıklayınız -

ANAYASAL PSİKOLOJİK ETKİ…

Çok eleştirdiğimiz ve yenilenmesini istediğimiz 1982 Anayasası’nın hükümlerine bugün uyulmadığına göre, yeni bir anayasa hazırlanıp yürürlüğe konduğu varsayımında buna saygı nasıl sağlanacak? Yanıt: yeni anayasanın psikolojik etkisi…

TBMM’de 19 Eylül Pazartesi günü yapılan “Yeni Anayasa Yapım Süreci ve Yöntemi” konulu toplantı, soru ve cevaplı bu iki cümle ile özetlenebilir. Toplantı, TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in çağrısı üzerine ve kendi başkanlığında gerçekleşti.

Toplumun yeni anayasa beklentisi ve siyasal partilerin seçim sırasındaki vaatleri doğrultusunda TBMM’nin bu yönde ortaya koyacağı iradenin sonuca ulaşabilmesi için hukukî yol ve mekanizmalar, toplantı sorunsalı idi. (Aslında yeni anayasa için 20 yıl önce yola çıkmıştık…)

TBMM’de temsil edilen Partilerarası Uzlaşma Komisyonu ise, gündemin merkezinde yer aldı.

Çağrı yeni anayasa ve usûl hedefinde yapıldığı halde, “değişiklik mi, yenileme mi?” ikilemi ile usûl-içerik ilişkisi, hayli yer kapladı. Yeni anayasa beklenti ve gereğine itiraz eden olmadı. Usûl ve içerik arasındaki sıkı ilişki de görmezden gelinmedi. Nitekim, toplantı usûl ile sınırlı olduğu halde, çok az meslektaş, kendini içeriğe kaymadan alıkoyabildi. Aslında, “değişmez maddeler”, usul ve içerik boyutlarının kesişme noktası değil miydi?

Gerçi, “değişmez maddeler”, içerikle ilgili uzlaşma ve ayrışma noktalarını açığa çıkarma işlevi de gördü. Bununla bağlantılı olarak sıkça değinilen ve itiraz edilen aslî kurucu ve talî kurucu iktidar üzerine açıklamalar, politik tercihleri de yansıtmıyor değildi. Başlıca Frankofon ve belki de asıl konuşması gereken kişi olarak, bu konuda susmak zorunda kaldım, tıpkı değişmez maddeler üzerinde ve daha birçok konuda olduğu gibi. Nedeni, zaman sıkışıklığı…

Uzlaşma Komisyonu üzerinde şimdilik belli olan, partilerin eşit temsili. Bununla birlikte sürecin nasıl ilerleyeceği ve komisyon metninin TBMM’de kabul görme güvenceleri, bilinmeyenler alanında.

Yeni anayasayı kim yapmalı?

1) ‘TBMM yetkili’ diyenlerin güçlü yanları: Halk tarafından seçilen ve yüksek bir temsilî özelliği olan TBMM, anayasa yapmaya da yetkili. Kaldı ki, 1921 ve 1924 Anayasalarını yapan da TBMM idi.

2) Anayasa Meclisi’ni önerenlerin tezleri: Yolu yine TBMM açacak. Ama halkın seçeceği Meclis’in başlıca görevi anayasa yapmak olacağı için, siyasal baskıların dışında ve sakin bir ortamda, dahası tüm zamanını bu konuya yoğunlaştırarak beklenen anayasayı yapması daha sağlıklı. Bu durumda, TBMM de kendi aslî görevine devam edebilecek ve özellikle insan haklarını ilerletici ve rejimi demokratikleştirici yasama çalışmalarıyla yeni anayasa için elverişli ortamı da hazırlamış olacak…

3) Artı mekanizmalar: Her iki görüşü savunanlar, bugünkü statükonun doğrudan yeni anayasaya götürmeye yeterli olmadığı konusunda birbirine yaklaştı. Anayasa md. 175’te değişiklik yapma gereği sıkça dile getirildi. Aslında, Partilerarası Uzlaşma Komisyonu da bu çerçevede yer almakta idi; yine, anayasa yapım süreci ve yöntemi toplantısı da, mevzuatta öngörülmüyordu. Bunlar ise, Meclis’in anayasayı yapma girişiminde bulunması varsayımında, paralel bir mekanizmayı oluşturma zemini ve gereğine işaret ediyordu. Özellikle, değiştirilmez maddeler alanına, artı mekanizmalarla girmek daha kolaydı.

Öte yandan, 1982’de yapılan değişiklikler sırasında usûle ilişkin bütün mekanizmalar kullanıldığına göre, değişiklikler dâhil bütün metni yenileme durumunda daha güçlü meşruiyet öğelerine gereksinim açıktı. Aslında, Başkan Çiçek’in çabası da böyle bir arayışla örtüşüyordu.

Düşünce özgürlüğü gereği üzerinde mutabakat yok değildi; fakat TBMM’nin “yeni anayasa” misyonunu öne çıkaran bazı meslektaşlar, bu görevini göz ardı etmekte sakınca görmedi. Bu sorunla zaman baskısını birleştirip, şu kadarını son sözlerime sığdırmaya çalıştım:

Sayın Başkan, TBMM’nin yeni anayasaya giden yolu ve özellikle, serbest tartışma ortamını yaratması o denli önemli ki, bakın biz burada yeni anayasa tartışması için dakika hesabı yapıyoruz; nihayet toplam 6 saat ama, saf anlamda bir düşünce suçu davasında sadece ilk duruşmanın kesintisiz olarak 9 buçuk saat sürdüğüne tanıklık ettim. Bu bakımdan, mesela bu toplantıda, “TBMM yeni anayasa yapamaz” şeklinde beyanda bulunan kişiye karşı md. 301’i ihlâlden dava açılmayacağı güvencesini kim verebilir?

1982 Anayasası, olağanüstü ortam ve koşullarda nasılsa geçici bir metin olacak zihniyetiyle oylandı; neredeyse kalıcı hale geldi. Şimdi ise, kalıcı olması amacıyla hazırlanacak bir anayasaya giden yol üzerinde daha serinkanlı düşünmek yerine, bu ivecenlik neden?

Tam mutabakatın sağlandığı masa: Anayasa üzerinde fikir birliği sağlanamadı ise de, Başkan Çiçek tarafından, toplantı vesilesiyle TBMM Mermerli Salon’da (zeytinyağlı enginar, peynirli su böreği, mevsim salata, bademli levrek tava, dondurmalı kazandibi, çay/kahve lokum ikramı ile) verilen öğle yemeği, bütün konuklarca beğenildi.

Yoruma kapalı.