AKBELEN VE ANAYASA MAHEKEMESİ (AYM)

AKBELEN VE ANAYASA MAHEKEMESİ (AYM)

Akbelen kıyımında sorumluluk doğrudan  Yürütme’nin. Yasama, çevreye zararlı birçok yasa çıkardı. AYM ise, açıkça Anayasa’ya aykırı olan ve  ekosistemi  zedeleyen yasaları denetimde gecikti.

Geciktikçe, yürütme ve idare, ekosistemde geriye dönüşü olanaksız  zedeleyici yıkıcı tasarruflarına ivme kazandırıyor; TBMM çoğunluğu ise, yürütme güdümünde daha olumsuz yasal düzenlemeler  yapıyor.

27. yasama döneminde en az 15 yasa, doğrudan Türkiye çevresi ve ekosistemi zedeleyici maddeler içermekte; ne var ki AYM, bunların çok azı üzerine karar verdi.

 

YASAMA

7153 sayılı Çevre ‘torba’ kanunundan 7452 sayılı yapılaşma ve yerleşime ilişkin OHAL-CBK-126’nın yasalaştırılmasına uzanan çok sayıda düzenleme,  imar, kıyı, mera, orman başta  Türkiye çevresi ve ekosistemi üzerine.

Sürekli torbalara ‘tepiştirilen’  ve torbalar arası geçişlerle saydam olmayan tarzda Türkiye’nin tarihsel, kültürel ve doğal varlıkları,  yasa yoluyla sürekli  yok ediliyor.

TBMM görüşmelerinde Anayasaya aykırı yasa yapılabileceği iddiası eşliğinde  AKP-MHP oylarıyla kabul edilen yasalar AYM  önünde bekliyor.

 

YÜRÜTME

-Yasaya paralel ve Anayasa’ya aykırı Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK), çevre tahribatının kurumsal ayağını oluşturuyor. Uludağ Alan Başkanlığı (CBK-117), tipik örnektir.

-Acele kamulaştırma  adıyla Anayasal dayanağı bulunmayan CB kararlarıyla mülkiyet hakkı gasp edilirken, en değerli kamusal varlıkları satma işlemleri de süreklilik taşıyor.

-AYM’nin iplal kararlarını çiğnemede sınır tanımıyor.  Ahlat Sarayı, bunun somut örneği.

Akbelen ise, yürütme-idare ekseninde kamu yararına aykırı işlemler dizisinde yer alan bir ekokırım suçu.

 

EKOKIRIM SUÇU

CHP’nin çağrısıyla olağanüstü toplanan TBMM’de görüşme önergesinin AKP-MHP’ce reddi, Akbelen ve ülke genelinde  işlenmekte olan ekokırım suçlarını aklamaz.

Orman kıyımı,  Türkiye’nin tarihsel, kültürel ve doğal değerlerini yağmalama ötesinde   ekosistemi yoketme kararlılığının göstergesi.

Bu ekokırım, kalkınma tercihi veya ağaç dikimi ile ikame edilemeyecek ağırlıkta.

AYM gecikmesi, yürütme-idare ve fail şirketlerce işlenen kolektif suçu özendiriyor.

 

AYM GECİKMEMELİ

AYM, önündeki  dosyalardan yalnızca beşi üzerinde kısmen iptal kararı verdi. Bekleyenler arasında 7153 sy. (2018) dan 7452 sy. (2023) Kanuna kadar bir düzine yasa var.

7334 sayılı  (2021) Turizmi Teşvik  ve 7442 sayılı Orman (2023) torba yasaları,  Türkiye ekosistemi özünü zedeleme riski yüksek çok sayıda düzenleme içeriyor. Gecikme, daha riskli düzenlemeleri gölgeliyor.  AYM eğer, örneğin 7334 sayılı yasa üzerine  karar vermiş olsa idi, 7442 sayılı yasa, daha az hasarlı  olacaktı.

AYM kararları, yasama için uyarıcı, yürütme için frenleyici etki yaratır;  yurttaşın Anayasa yoluyla çevre ve ülke için mücadelesine ise  ivme kazandırır.

AYM’nin  iptal için yeterli hukuki dayanakları da var:

Yalnızca madde 169’un öngördüğü yasaklar dizisi, – tıpkı insan haklarının  sert çekirdeği gibi-  ormanlar da çevrenin ve Türkiye ekosisteminin sert çekirdeği olarak güveliyor.

Ülkesel bakışlı bütüncül okunuşu da, Anayasa’nın ekosistemi korumaya elverişli özelliğini ortaya koyar.

Kaldı ki Anayasası bize göre ülkeyi daha az korumacı olan Devletlerde Anayasa yargıçları, çevresel  normların sözel yorumlarının ötesine geçerek cesurca kararlar veriyor. Çevresel anayasacılık sürecinde  özellikle Latin Amerika’da belirleyici olan yargı aktivizmi,  ‘yargıçlar ekolojisi’ olarak nitelenir.

 

YURTSEVERLİK ÖLÇÜTÜ

AYM’nin, Anayasa ve uluslararası andlaşmalar gereklerince ekosistemi koruyucu kararları ivedi olarak vermesi, kamu makamları için frenleyici ve caydırıcı, yurttaşlar için ise özendirici işlev görür.

Dahası,  sistematik hale gelen ve ülkesel  yağma riski yaratan düzenlemeler karşısında  pilot karar vermek suretiyle yasama ve yürütmenin sorumluluk çerçevesini de çizerek, uygulamaya yönelik ilkeleri –buyruklar eşliğinde- somutlaştırmak, Anayasa Mahkemesi’nin tarihsel yükümlülüğüdür.

Akbelen  ve Anadolu bütününde Türkiye ülkesi için direnen yurtseverler için,  yargıçlar ekolojisi ve çevresel anayasa hukuku beklentisi, ivedi ve yaşamsal;  gelecek kuşakların hakları için de.

 

İbrahim Ö. Kaboğlu (BirGün, 10 Ağustos 2023)

Yoruma kapalı.