Anayasa Mahkemesi ve başsavcı ataması

Anayasa Mahkemesi ve başsavcı ataması

Anayasa Mahkemesi’ne son 6 ayda yapılan baskı ve engellemelere 60 yılda -darbeler dahil- hiç tanık olunmadı. Bu yaşananlar karşısında Anayasa Yargısı kitabıma nokta yerine (;) koyabildim. Ancak ne var ki 16 Mayıs ataması,  tasavvur sınırlarını da zorladı.

İHLAL ÖDÜLLENDİRİLDİ

Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını uygulamayan ve üstelik AYM üyelerine karşı suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Başkanı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandı.

Bu atama, AYM için kapatılmaktan daha ağır bir yaptırım. AYM üyeleri, tepki olarak görevden çekilmediklerine göre, özeleştiri yaparak karar tercihlerini gözden geçirmeleri beklenir. Nasıl?

Özellikle norm denetiminde yürütmenin ve yasamada Cumhur İttifakı çoğunluğunun Anayasa dışı düzenlemelerini görmezlikten gelme eğiliminden vazgeçerek. AYM için ölçü, Anayasa’dır.

ETKİLİLİK TESTİ

AYM, Can Atalay hakkında Anayasa’ya uygun karar verdi.

Anayasa’nın emredici ve yasaklayıcı hükümlerini bilerek ve isteyerek üst üste ihlal eden Yargıtay 3CD Başkanı ise ‘ödüllendirildi’.

Kim ödüllendirdi? Yasama, Yürütme ve Yargı. Nasıl?

Yasama: 3CD’nin AYM kararını tanımayan metnini TBMM’de okudu…

Yargı: Yargıtay, 3CD Başkanı’na seçilmesi ve atanması için yeterli olmasa da oy verdi.

Yürütme: 1. Sırada olmayan 3. CD Başkanını atadı.

Anayasal düzeni zedeleyici bu işlemler dizisi hukuki deyimlerle açıklanamaz; zira karşılaştırmalı anayasa yargısına yabancı bir süreç (Bkz. “Baskıcı yönetimle ve direnen yargıçlar”, 8.1.24).

Şimdilik şu kayıtla yetineyim:  AYM kararlarını uygulamamak ve uygulatmamak,  adil yargılanma hakkı ihlalinin ötesinde, AYM’nin görev yapmasını engellemektir. Haliyle, AYM için görevine içkin bir kavram olarak haysiyet (dignitas) sorunu oluşturmakta.

Bu nedenle AYM, Anayasa ve hukuka daha çok sarılmalı. Nasıl?

Etkililik için 6 ölçüt:

-gündem önceliklerini belirlemek,

-makul sürede karar vermek,

-yürürlüğün durdurulması (özellikle 9 aylık süre söz konusu ise) kararları vermek,

-gerekçe ve karar eşzamanlılığını gözetmek,

-eksik referans uygulamasını gidermek.

-kararlarda tutarlılık ilkesini gözetmek.

ATAMA VE AND

Bunları yapmak için dayanakları da var AYM’nin:

-And: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını ve temel hak ve özgürlükleri koruyacağıma; görevimi doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık ve hakka saygı duygusu içinde, her türlü etki ve kaygıdan uzak olarak Anayasanın dayandığı temel ilkelere uygun hukuk anlayışı içinde, sadece vicdanımın emrine uyarak yerine getireceğime büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.”

-Anayasa ve karşılaştırmalı anayasa yargısı verileri,

-Kamu yararı,

-Toplumun ve ülkenin geleceği.

Tercihlerini Anayasa gereklerinden çok kendilerini atayan Yürütme ve Yasama beklentileri yönünde yapan özellikle yeni üyeler için, atayan makam değil üzerine and içilen metin belirleyici olmalı.

AYM HAYSİYETİ

AYM’den iptali istenilen yasaların çoğu, talimat yasalarıdır. Saray veya bakanlık bürokratlarından gelen metinleri çok sayıda imza ile teklife çeviren Cumhur İttifakı vekillerinin komisyon aşamasından genel kurul oylaması sonuna dek başlıca uğraşı, ‘virgülüne bile dokundurtmamak’.

Dahası torba yasaların çoğu, içerik olarak yasal nitelikten uzak. Öngörülebilirliği ve hukuki belirliliği olmayan yasa ve hükümlerini ayıklamak, AYM için bir haysiyet göstergesi aynı zamanda.

BAŞVURAN 1. PARTİ

AYM’ye başvuran Parti olarak CHP, 31 Mart sonrası artık 1. Parti; AYM’nin denetlediği metinleri oylayanlar ise, 2. (AKP) ve 4. (MHP) Parti vekilleri. TBMM’ye sayısal olarak henüz yansımayan bu demokratik değişiklik bile, kendilerini atayanlara karşı minnet borcunda hisseden kimi (bağımsız statüye sahip) AYM üyelerinin  (bir erdem olarak) tarafsız karar verebilmeleri için başlıca itici güç olmalı.

Son söz yerine bir soru: AYM, eğer Anayasa’ya açıkça aykırı olan dezenformasyon maddesini iptal etse idi, AKP-MHP ikilisi ‘etki ajanı’ düzenlemesi girişiminde bulunabilir miydi?

Yoruma kapalı.