“ SİYASAL REJİM NEDİR? ”

- Devamı için tıklayınız -

Nereden başlamalı?

Bellek bobini beş yıl öncesine sarılırsa, yanıt için hareket eşiği ortaya çıkar. Nasıl?
2010 Anayasa değişikliği için ilk adımlar ilkbaharda atılmıştı. Sonbahara kadar yapılan“tartışmalar”, değişiklik üzerine –seçmen iradesini sakatlayacak yoğunlukta- yaygın bir bilgi kirliliği yaratmıştı. Dezenformasyon ortamını sürekli körükleyen “baş aktörler”, ilerleyen yıllarda“yanılmışız” dediler (Anayasa yalanları için bkz.: Hangi Anayasa?, İmge, 2012).
 
Kavram ve tarz
Yönetim biçimi olarak “siyasal rejim” üzerine söylenen ve söyleneceklerin bilgi kirliliği yaratma olasılığı daha yüksek; iki nedenle: Kavram ve tarz.
 Kavram: Anayasa, siyasal rejime göre daha belirgin bir kavram. Anayasa üzerine onca yalan üretilebildiğine göre, yönetim biçimi üzerine işletilecek yalan mekanizması çok daha yoğun çalışacak; medya da buna daha elverişli bir zemine kaydırıldığına göre.  Üstelik, siyasal rejim için Anayasa değişikliği değil, yenilenmesi hedefleniyor.
 Tarz: Saray’ın inşa ediliş, tahsis ve kullanım tarzı, bundan böylesi için fikir verici. ‘Başbakanlık için inşa ediyorum’ diyen kişi, Cumhurbaşkanı seçilince (kuşkusu olduğu açık),’şimdi ben oturacağım’ deyiverdi. Doğrusal çizgi şu: kişi(başbakan) saray-(CB) saray ve başkan…
Bu nedenle, konuya siyasal rejim ile başlayıp, rejim tercihi tartışmasını, verili kişi ötesinde ilksel bilgiler zemini üzerinde yürütmek daha sağlıklı.
 
Rejim-anayasa-sistem
Siyasal rejim- anayasa ilişkisi açık. Anayasa, yönetim biçiminin çerçevesini çizer. Fakat,  siyasal rejim kavramı, anayasa kavramına indirgenemez. Çünkü siyasal rejim, başlıca siyasal kurumlar ve devlet aygıtının düzenlenme biçiminin ötesinde, siyasal partiler ve seçim sistemi ile de şekillenir. Aynı siyasal rejim, art arda yürürlüğe konan birçok anayasa döneminde uygulanabilir.  Devletin yenilenmesi bile, rejim değişikliği yaratmayabilir. Tersine, aynı anayasa farklı rejim dönemlerini yansıtabilir.
Siyasal sistem ise, daha geniş bir kavram. Siyaset bilimcilerine göre,  siyasal sistem, eşgüdüm içerisinde bulunan kurumlar bütünü ötesinde, iktisadi ve sosyal yapıları, tarihi gelenekleri, kültürel bağlamı, değerleri, yani “siyasal görünümlerinde bütün yapıları” içine alır.
 
Siyasal rejimlerin tasnifi
Eflatun’dan modern çağa kadar çeşitli sınıflandırmalar yapıldı… Günümüzde ise, çoğulcu demokrasiler kategorisi içerisinde ayrımlar yapılır. Bu ayrımlar, -kurumsal düzene ilişkin gözlemlere dayalı- parlamenter ve başkanlık rejimleri arasındaki karşıtlık geleneğine indirgenemez. Çünkü bu ayrım, meclis hükûmeti (İsviçre) ve yarı-başkanlık (Fransa) veya ABD dışındaki başkancı rejimleri açıklayamaz. Bu nedenle, ayrım ölçütü olarak farklı değişkenlere başvurulur. Bunlar, iki parti ve çok parti sisteminin işleyişte yarattığı farklılaşma ile de sınırlı kalmaz.
Daha geniş olarak, kültürel yaklaşım ve siyasal sistem yaklaşımı gündeme getirilebilir.
“Kültürel yaklaşım”, bir siyasal rejimin, onu icat eden ülkeye göre dikkate alınması anlamında kullanılır. Bu bakımdan, “kaynak” ve “türev” rejimler ayrımı yapılır. Ne var ki, Britanya rejimi, parlamenter deneyimler için olduğu kadar, İsviçre ve Amerika rejiminin de matrisi olarak görülür.
Karşılaştırmalı inceleme ise, -ilgili ülkenin tarihsel bağlamı ve kültürel geleneği dâhil- mevcut bütün değişkenleri ortaya koyabilir.  Böylece, bir ülkenin siyasal rejim tercihi, anayasal yapısının ötesinde siyasal sisteme ilişkin özelliklerin de hesaba katılmasıyla tartışılabilir ancak.
Kısacası, seçmen iradesini yanıltmanın önüne geçmek amacıyla, değinilen başlıca siyasal rejimleri, tarihsel ve coğrafi bağlamında, eksi ve artılarıyla doğru bilgi temelinde yansıtmak gerekiyor.
Bu haftaki yazı, başlangıç olarak görülebilir. (BirGün, 12 Şubat 2015)

Yoruma kapalı.