“ Sosyal hakların uluslararasılaşması... ”

- Devamı için tıklayınız -

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK), 10 Aralık 2008’de, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmeye (ESKHS) Ek Seçmeli Protokolü kabul etti.

Uluslararası hukukta ESKHS, Medeni ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi (MSHS) ile aynı düzeyde olup, insan hakları bütününe dahildir.

BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI:

Ek Seçmeli Protokol, onu onaylayacak devlet yurttaşları için BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’ne başvuru yolunu açıyor. Komite, Sözleşmede yer alan haklara saygı göstermeyen devlete karşı her şikâyeti kabul eder. Yakınma, iç başvuru yolları tüketildikten sonra yapılır. Komite, incelemesinde şikâyet edilen devlete yönelir: Geçici önlemler aldırma yetkisinden, dostane çözüm ve ihlal durumunun giderilmesi aşamasına kadar devleti zorlama yetkileri vardır…

Böylece, gıda, çalışma, sağlık, eğitim, konut, kültür, kadın-erkek eşitliği, onurlu yaşam vb hakların “dava konusu edilebilir” (justiciabilité) özelliği pekiştirilmiş bulunmuyor.

EVRENSEL BİLDİRGE İLE İLİŞKİSİ NE?

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB) 10 Aralık 1948’de kabul edildikten sonra BM İnsan Hakları Komisyonu çalışmalarına devam etti. Amaç, Bildirge’ye uygulama gücü kazandırmaktı. Gerçekten, içerik olarak kapsamlı olduğu halde, tanınan hakların uygulanmasını gözetecek herhangi bir mekanizmanın öngörülmemiş olması, İHEB’in başlıca zaafı idi.

İH Komisyonu uzun süren çalışmalar sonunda, yukarıda anılan iki belgeyi gün ışığına çıkardı: “medeni ve siyasal haklar”a ilişkin olanı (MSHS), birinci kuşak hak ve özgürlükleri, “ekonomik, sosyal ve kültürel haklar”a ilişkin olanı (ESKHS) ise, ikinci kuşak hakları düzenledi. Böylece, İHEB, içerik olarak bölünerek iki ayrı metne yansıtılmış oldu. Kazanım ise, her ikisi için öngörülen denetim mekanizması oldu.

Pakt (Pacte/ covenant) adını taşıyan her iki metin, 1966’da imzaya açıldı ve 1976’da yürürlüğe girdi; bu nedenle, “ikiz paktlar” olarak da anılır.

YÖNETİCİLER AYAK DİREDİ…

İHEB’i onaylamış olmakla sürekli övünen Türkiye yöneticileri, Bildirge’nin uzantısı olan “ikiz paktlar”a uzunca bir süre yabancı kaldı.

Hatta, Ankara Hukuk’ta 1973-74 öğretim yılında Kamu Hürriyetleri dersini okutan Profesör Münci Kapani, sorduğumuzda, “nedenini bilmiyorum” demişti. Bu yanıtı, yıllar sonra bu kez öğrencilerimle birçok kez paylaştım: “Ben de hocam gibi nedenini hâlâ öğrenemedim…”.

İkiz paktlar nihayet 2003’te onaylandı. Kapani, 1993’te aramızdan ayrıldı; ama ben sadece onaylama nedenini anlayabildim, neden XX. Y.yılın ıskalandığını değil…

Onaylandı onaylanmasına da, ikiz paktlar yeterince içselleştirilemedi. Üstelik, 2004 Anayasa değişikliği ile insan haklarına ilişkin uluslararası belgelere yasalar karşısında öncelikli uygulama alanı açıldı…

MÜCADELE SIRASI ÖRGÜTLÜ EMEKÇİLERDE

“Mali kriz”, devletleri ve toplumları, uygulayageldikleri neoliberal politikaları gözden geçirmeye zorluyor. Tam da bu sırada, BMGK’nin, İHEB’in 60. yılı vesilesiyle sosyal haklar için uluslararası denetim mekanizmasını bireysel başvuru temelinde güçlendirmiş olması anlamlı. Gerçi bu aşamaya, uzun ve yoğun çalışmalar sonucu ulaşıldı.

Artık iş taraf devletlere düşüyor. Üçte ikisinin onaylamasıyla Ek Protokol yürürlüğe girecek ve sosyal haklar alanında yeni bir dönem başlayacak.

Şimdi merak konusu olan şu: “ikiz paktlar”ı AB zoruyla onaylayan Türkiye yöneticileri, yurttaşlara, toplumsal hakları BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’ne taşıma yolunu açacaklar mı?

Gerçi, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği yolunda onca çaba harcayan hükümet için, Ek Seçmeli Protokolü onaylamak sıradan bir iş olsa gerek.

(Geçici üyeliğin ABD güdümünde ve onun yedeği olmak amacıyla kotarıldığı yolunda Batılı diplomatlar arasındaki söylenti bir yana), sosyal haklara uluslararasılaşma yolunu açmak, daha çok bir anlayış sorunu.

Sosyal devletin söylemde kaldığı ve toplumsal hakların ikincil plana atıldığı bir yaklaşımın ürünü olan siyasal güç dengelerinin öncelikleri, başka yönlerde…

Bu nedenle, sosyal haklara bireysel başvuru temelinde uluslararasılaşma yolunu açmada asıl itici güç, örgütlü emekçi sınıflar. Mali krizin faturasını çoktan ödemeye başladıkları bir dönemde emekçiler, ESKHS’ye Ek Seçmeli Protokolü onaylatmak amacıyla, 2009’u yöneticiler üzerinde baskı yılı olarak da görebilir.

Yoruma kapalı.