Monokrasi, ‘anayasa kuralları yerine tek kişinin tercihlerine göre yönetim” şeklinde tanımlanabilir. Anayasa’nın üstün ve bağlayıcı kuralları değil, tek kişi iktidarı öne çıkmakta.
6771 sayılı yasa ile yapılan ve 9 Temmuz 2018 günü yürürlüğe giren Anayasa değişikliği, Meşrutiyet-Cumhuriyet ekseninde oluşan siyasal ve anayasal kurumlar yerine, tek kişi yönetimi merkeze yerleştirdi.
Bir gün sonra yayımlanan ve yaklaşık 600 maddeli Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK-1,2,3), Devlet yapısında derin kırılmalara yol açtı. 1 Ekim günü TBMM’yi açış konuşmasında CB Erdoğan, yürütmeyi tek başına temsil ettiğini beyan etti.
Hatırlayalım: 15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişimi ardından 20 Temmuz gecesi OHAL ilan edildi. 16 Ekim günü, D. Bahçeli, CB’nin Anayasa suçu işlediğini belirterek, Anayasa değişikliği önerdi. Bu doğrultudaki değişiklik, 16 Nisan 2017’de halkoyuna sunuldu. Yürürlüğe girişi, 3 Kasım 2019 seçimleri sonrası için, ama uyum yasalarının 6 ay içinde çıkarılması öngörüldü.
TBMM’deki AK Parti çoğunluğu, uyum yasaları yerine, seçim ittifakları hedefinde yasal düzenlemelere mesai harcadı. 18 Nisan 2018’de Bahçeli-Erdoğan, seçimlerin 3 Kasım 2019 yerine 24 Haziranda yapılacağını açıkladı.
16 ayda çıkarılmayan uyum yasalar yerine 16 günde KHK yoluyla, anayasal zorlamalar ve zaman baskısı eşliğinde, Hükümet (Bakanlar Kurulu+Başbakan) ve Cumhurbaşkanından oluşan çift yapılı yürütme kaldırılarak “tek kişili yürütme” tesisi edildi.
CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMELERİ VE YASALAR
Bir yılda çıkarılan CBK sayısı 41’e ulaştı; bunların toplam madde sayısı 1915 TBMM’nin çıkardığı yasa sayısı 39, toplam madde sayısı ise 691 CBK’lerin hukuki çerçevesi, Anayasa md.104/de belirleniyor. Çoğu, anayasal sınırların dışında ve diğer emredici Anayasa maddelerine aykırı.
Yine, çoğu torba niteliğinde olan yasalar ise, sıkça Cumhurbaşkanı’na yetki tanıyor. Yasalar ve CBK’lerin ortak paydası, Anayasa’ya aykırılık. Bu nedenle, CHP grubu, yasa ve CBK’lerin önemli bir kısmını tümden veya kısmen iptalleri için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu; hemen hepsi için, Anayasa’ya açık aykırılık nedeniyle ve onarımı güç veya mümkün olmayan sakıncaların önüne geçilmesi için yürürlüğün durdurulması isteminde bulundu.
Ne var ki AYM, CBK’ler konusunda henüz karar vermedi. Oysa, birçok CBK ve maddeleri, TBMM’ye ait yasama yetkisinin devredilme yasağını (md.7) ihlal ettiği gibi, “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” yasağı (md.6) ile “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” kuralına (md.11) aykırı.
KRAL VE KRALCILAR
Devlet başkanı, Devletin başı, Cumhurbaşkanı ve Başkomutan gibi anayasal unvanları taşıyan kişi, aslında kraldan ve padişahtan daha güçlü; çünkü, aynı zamanda parti genel başkanı. Haliyle, yasama faaliyetinde TBMM’de 1 partiyi ve müttefiki 4 partiyi yönlendirebiliyor. Öyle ki, Anayasa’ya aykırılığı, 2., 3 ve 5 Partilerce öne sürülmesine karşın, Saray’ın beklentileri doğrultusunda oylama yapabiliyor.
Kraldan güçlü, çünkü, parlamentolar krala karşı ortaya çıktı; padişahtan güçlü, zira yürütme, heyet-i vükela ile paylaşılıyordu. 2019 Türkiyesinde ise, TBMM, “yürütme benim” diyen parti başkanı güdümünde.
İki çelişki ise şöyle:
-Cumhurbaşkanı ve parti genel başkanı sıfatları bakımından: ilki anayasal unvan, ikincisi ise Anayasa dışı; fakat “yürütme benim” diyen kişi, Cumhurbaşkanlığından çok parti başkanlığı yapıyor.
-Kral ve kralcılar bakımından: genel başkanları Saray’da oturan 1 Parti kurmayları, monokrasinin rehabilitasyon veya restorasyonundan yana; müttefik 4 Parti kurmayları ise, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin aynen sürdürülmesini savunarak eleştirenleri, “gericilik”le suçluyor.
Sonuç; ortada bir sistemden çok tek kişilik yönetim var; sahnede öne çıkanlar, “kraldan çok kralcılar”.
İbrahim Ö. Kaboğlu (11 Temmuz 2019)